1 Aralık 2015 Salı

Parfümün Dansı-Tom ROBBINS


Nasıl anlatsam hiç bilmiyorum,tek bildiğim üzerime sinen kokusu tazeyken yazmak sanırım.
Okuduğum en şaşırtıcı,en uçarı  ve herhalde en tuhaf kitaplardan biriydi Parfümün Dansı.
Okumaya başlamadan dahası almadan önce hakkında hiç bir fikrim yoktu ,sadece sürekli karşıma çıkıyordu ve ben alırken  içeriğinin adına yansıdığı gibi olacağını düşünüyordum.Ama daha ilk sayfalardan  öyle olmadığını,konunun koku metaforu kadar ölümsüzlükle de alakalı olduğunu anlamış oldum.

Peki kimdi bu ölümsüzlüğün peşinde olan...
Alobar adındaki bir kral.
Alobar'ın kabilesinde kralın yaşlılık emaresi gösterdiği an öldürülmesini emreden yasalar vardır ve Alobor saçındaki ilk beyazı gördüğü an bu yasaya karşı çıkmaya and içer,kimse onu öldüremeyecektir dahası o hiç ölmeyecektir.Krallıktan,ailesinden vazgeçer ve kaçar ölümden,ölümsüzlüğün peşine düşer.Yönü elbette doğuya doğru olacaktır,çünkü doğu aşka,münzeviliğe,bilinmezliğe hayatında yer veren insanların yaşadığı diyardır.

Bu yolculukta karşılaştıklarının en ilginci zevk ve bereket tanrısı Pan'dır.
Pan ,insanların duyguları ile düşünceleri arasına duvar çekmeleri,dans,müzik ve aşkla ilgilenmek yerine doğru ve yanlışla uğraşan Aristo ve Descartes'e inanmaları ile gücünü yetiren bir tanrıdır.

Karşısına çıkan bir diğer kişi ise  Kudra'dır.
Kudra da ölümden daha doğrusu,kocası öldükten sonra ona yaşama şansı vermeyen kurallardan  kaçan Hintli dul bir kadındır ve bu Alobar ile farklı zamanlarda olan ikinci karşılaşmasıdır.Alobar, Kudra ile ölümsüz aşkı keşfeder ve yolculuğuna onu da ortak eder.Bu iki ölümsüz aşkın yolu serüvenlerle doludur,hiç yaşlanmamaları  uzun süre aynı yerde kalmalarına engeldir.Ve böylece yolları tekrar batıya döner Fransa'ya kadar uzanır ve son olarak Yeni Dünya'da son bulur hikaye.Pan da onlarladır bu serüvende.Yalnız bir sorun vardır Pan'ın onların yanında özgürce gezmesi çok zordur zira çok kötü kokmaktadır.O zaman zaten kokular ve  tütsüler konusunda uzman olan Kudra bir parfüm yapmaya başlar ve ölümsüzlük serüvenine koku da dahil olmuş olur.

Bir de Alobar ve Kudra ile farklı dönemlerde yaşayan ama yolları bir şekilde kesişen diğer karakterler var hikayede.Mesala yine ölümsüzlük arayışında olan ve bununla ilgili vakıf kuran yarı kaçık bir antropolog.Ve dertleri ölümsüzlük olmayan muhteşem bir kokunun peşinde koşan dahi garson Priscalla,ünlü parfümcü ve herkesin Bay Tavşan olarak tanıdığı Paris'li   Marcel LeFever ,yine parfümcü ve Priscilla'nın ciciannesi Madam Devalier ve yardımcısı Vlu.
Yolları Alobar'ın Kudra'ya ulaşmak için yaptığı o muhteşem kokunun etrafında düğümlenir.Bize de bu harika hikayenin keyfini çıkarmak,sayfaların arasında dağılmak ve hikayeye dahil olmak kalır.Cidden bir yerden sonra siz de zaman mekan kavramını unutup fantastik bir masalın içinde buluyorsunuz kendinizi.

Okuduktan sonra ölümsüzlüğün sırrına varamasak da bize basit ama harika tespitler bırakıyor kitap.Mesela pozitif düşüncenin öneminin  altını çiziyor ki az bir şey değil şu yaşadığımız dünyada.Sağlık açısından öyle püf noktaları var ki artık her gün yüz yüze geliyoruz bu tespitlerle.Misal sık ve az yemek,doğru nefes almak gibi.Bir diğeri ve bence en önemlisi de kendine dönmek ,kendini mutlu etmekti.Yani başkaları için değil de kendin için yaşamak.

Ayırdığım zamana değer bir kitaptı Parfümün Dansı.Kurgusu güzel,yazarın kelimelerle oynayışı harika,mizahı yerinde ve dozunda.Çevirisinin payı olduğunu düşünüyorum bu tadı almamda.O yüzden çevirmenine de teşekkür eder,size de gönül rahatlığıyla tavsiyelerimi iletir kaçarım.
Keyifli okumalar...

4 yorum:

  1. ben de okuduğumda çok etkilenmiştim,hatta filmi de var.
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten çok etkileyici bir kitap.Filmini izlemedim henüz.

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Ben ilk kez okudum deep,ama sevdim... Diğer kitaplarına da şans vermeli.

      Sil