29 Nisan 2013 Pazartesi

Ömürlük Bahçeler...

Haftaya güzel hayellerle,gülümseyerek başlamak  için bu görseller.

herkese renkli,keyifli ve iyi haberler alacağı mükemmel bir hafta diliyorum.

elmueble

26 Nisan 2013 Cuma

O Bir Yeşil... O Biiiir Mint Yeşili...

Moda da...


ve dekorasyonda...



her yere  ve her şeye yakışıyor bu renk.
o kadar masum ve içaçıcı ki büyüsüne kapılmamak imkansız ...

mint yeşilinin büyüsü aşkına ,herkese güneşli,cıvıl cıvıl  harika  bir haftasonu diliyorum.
sevgiyle ve mutlu kalın...

25 Nisan 2013 Perşembe

Güzel Görmek İyi Gelir İnsana...

Baharın gelmesiyle ben de tabiat gibi aşka gelmiş çoştukça çoşmuştum.sonra birden bir durgunluk geldi üstüme.nedense bu hafta tadım tuzum yok.havalardan mı nedir başlardaki çoşku kalmadı ben de.hiçbirşey yapmak gelmiyor içimden.bir keyifsizlik bir başağrısı gidiyor bakalım.
tabi bir de hafta başındaki tatilde hemencecik eve alıştım onun da payı vardır sanıyorum.
(eee  bünye tek tatil günü olarak pazara alışkın ya 3 gün tatil çok geldi garibe...)

ben de bu ruh halinden  çıkmak ve tekrar bahar  havasına  girmek için bu güzel renkteki şekerleri çektim.pastel renklerin verdiği huzur ve mutluluğu hissetmek için.güzel görmek ruha iyi geliyor .içim açıldı hemen ,birden gülümseyiverdim:)))                


renkleri ne güzel değil mi?
umarım sizi de gülümsetebilirler...

sevgiyle kalın:)

19 Nisan 2013 Cuma

Mutlu Haftasonları...


Nihayet haftasonu geldi...
Ve bu cumartesi çalışmayacak olmanın  çoşkusu içindeyim.
Hava da güzel olursa balkonda kahvaltı keyfi yapmak niyetindeyim.
sonra da kendimi bahar havasına salmak istiyorum.


herkese keyifli,mutlu bahar tadında bir haftasonu diliyorum.


haftasonunu bu kareler gibi renkli yerlerde geçirmek de hiç fena olmazdı hani:)
neyse canım  gidemiyoruz diye üzülmek yerine fotoğraflara bakıp içimizi açmak daha iyi...
sevgiyle ve mutlu kalın...

kaynak: pinterest

18 Nisan 2013 Perşembe

Anlaştık...


Çocuklu her evde yaşanan herhangi bir kriz sonrası

Utku Ege: Anne seni çokkkkk seviyorum:)
Anne: Ben de seni çoooooookkkk seviyorum tatlım:)
Utku Ege: Ama bana kızmanı hiç istmiyorum.(Şart koşuyo sıpa)
Anne: Ama ben de senin çok yaramazlık yapmanı istemiyorum.(bir hamle de anneden )
Utku Ege : Ama annee çocuklar bazen yaramazlık yapabilir.
(görmüş geçirmiş bir yorum ...)
Anne : Ama tatlım  anneler de bazen kızabilir.
(Tüm annelerin bildiği sevgi kadar doğamızda mayamızda olan bir durum)
Utku Ege: Öyle miii.Peki anlaştık o zaman:)

Sonuç :
Utku Ege yaramazlıktan anne de anneliğin olmazından  vazgeçmiyor.
Şu gözler yaramazlıktan usanır mı hiç?Sen ne yaparsan yap annem ben hep gülerim olmaz değil mi canım.Tutulmayacak sözler anam bunlar,bize ters...

dipnot:Bu dialoğu okuyup bana ay ne kadınmışşş çocukla yarış etmiş ayol hiç altta kalmamış demeyin şimdikler çocuk değil valla,adama pabucunu ters giydirirler benden  söylemesi.

sevgiler...

17 Nisan 2013 Çarşamba

Pembe Düşler...

Yaşam dolu, mükemmel ve enerji veren bir renktir pembe.Hayallerin ve aşkın rengidir.
Enerjisini kırmızıdan alır ama ,kırmızıya göre daha yumuşaktır.
***
Eskiden yani çocukluğumda çok sevmezdim ben pembeyi.Pembe olarak sevdiğim tek şey pamuk şekeriydi sanırım.Şimdi çok seviyorum.Hele dekorasyonda bayılıyorum pembeye ve diğer pastel tonlara.Ama cesaret edip bu beğendiklerimi alırmıyım o hala muallak.Birgün bahçeli pembe panjurlu beyaz bir evim olursa neden olmasın:)
Enerjimi artırmak için pembe ile döşenmiş bu mekanlara bakmak iyi geliyor bana.
Hem göze hem ruha hitap etmiyor mu sizce de...
Özellikle pembe çizgili duvar kağıdına,buzdolabına ve küvete bayıldım.bir de o puantiyeli fırçaya...



fotoğraflar:house to home

15 Nisan 2013 Pazartesi

Dekoratif Kavanoz...

Cumartesi akşamı hatta gecesi sayılan bir saatte aklıma geldi bu kavanozu yapmak.
Oğluşu uyuttum,eşim de maça gitti ,kaldım bir başıma.
Yatıp keyif yapmak, film izlemek ya da kitap okumak gelmedi içimden.
Ben de bu kavanoz ile oynadım; süsledim, seyrettim, fotoğraflarını çektim.
***
Bu kavanozları evlendiğim zaman almıştım.Kullana ,yıkana kapağındaki demir kilit pas olmuştu.İki hafta kadar önce ay sizden sıkıldım artık diyip,kapaklarını söküp ayırdım.Bunları da hobi dolabıma koydum biraz da orada kullanayım diye.Birine incik boncuk doldurdum ,diğerine ham ahşap düğmeleri koydum.Gözüme boş geliyorlardı ama elim değmemişti bir türlü.Bugüne kısmetmiş demek bir tanesini süsledim püsledim biraz...

Önce dantelle mi kaplasam dedim ama pek beğenmedim.Sonra aklıma dekupaj yapmak geldi ve yaydım tüm kağıtları önüme.Bu desenler sanki bu kavanozu bekliyormuş gibi göz kırptı bana.Tabi ben de hemen atladım üzerine.Boyutları ile bile oynamam gerekmedi kestim yapıştırdım.Ağız kısmına da ip sardım oldu bitti...

       

    Çok cici ,çok güzel oldu (yani bence :)
Aslında güzelliği görselliğinden değil, hatta belki çok basit bişey ama beni mutlu ettiği için ben bayıldım bu kavanoza.
Mum da yaktım koydum içine tam  oldu.
Çocuklar gibi mutlu oldum kavanoza baktıkça.Bir de kadınları mutlu etmek zor derler...Hep yalan:)))
Öylece seyrettim bir müddet.
Etrafı toparladım ,sonra aklıma fotoğraf çekmek geldi.Bu defa da sap gibi tek başına bir kavanoz fotoğrafı gözüme hoş gelmedi.
Evde bir tur attım aklıma bunlar geldi.
Önce saati koydum  yanına (kendisi kolyem olur ),sonra da bu kutuyu.
hiç düşünmemiştim ama kutunun yanına yakıştı benim kavanoz.Ya da artık dekoratif kavanoz mu desem kendisine:))).

Güzel bir üçlü oldular sanki...Ne dersiniz...
 
sevgiyle ve mutlu kalın...

12 Nisan 2013 Cuma

Sağım Solum Pastel...

Bloglarda,pintereste,vitrinlerde, her yerde  ve herkesin üzerinde pastel tonlar var bu günlerde.Yumuşacık ,sanki dokunsam  pamukmuş  gibi bir his uyandırıyor bende bu renkler.
Renklerin insan psikolojisi üzerinde etkileri malum.Pastel tonlara bakar bakmaz içimi huzur kaplıyor ve gülümsüyorum hemen.Gözümü alamıyorum bu renklerden ve hiç sıkılmıyorum.
huzur ve dinginliğin rengi...
ben bunları çok sevdim...

Bu renklere bakıp da etkilenmemek elde değil.
Ben de bu tatlı pembeden bluz ve babet aldım kendime.
Bir de mint yeşili masa örtüsü.

Sevgiyle kalın.

fotoğraflar:pinterest

9 Nisan 2013 Salı

İkea Kitaplık Oldu Mu Sana Mutfak Rafı

Evimizi aldığımızdan beri mutfakta fırın ile pencere arasındaki anlamsız boşluk beni rahatsız ediyordu.Neden tezgah orda bitmiş çok saçma diyordum.Ne yapsam ne yapsam diye düşündüm ,bir ara gözüm alıştı unuttum ,derken tekrar taktım oraya.Bu defa bişey bulucam dedim.Bir çok fikir geldi  aklıma ama hiçbiri yatmadı kafama.Mudo da falan vardır hani  altı metal sepet üstü masa görümümünde çekmeceli servis aracı gibi bişey.Adı neyse işte önce onu düşündüm, sığmadı oraya.Ayak alıyım raf takayım dedim tek bir raf saçma geldi.Sonra bir anda ampul yandı başımda.Şöyle pis bir gülüşle buldum !!!boydan boya raf yapayım zaten duvar boş ve anlamsız dedim ve ikeanın yolunu tuttum.Aldım LACK kitaplığın beyazını.190 olunca boyu haliyle arabaya sığmadı,nakliye ile geldi.Elceğizim ile birleştirdim.Ado da montesini yaptı.Oldu mu sana ikea kitaplık mutfak rafı.
mutfak dolapları ile uymaz diye biraz tedirgin olmadım değil.ama tam çiğ beyaz değil ya ikisi çok iyi uyum sağladı.eve gelen misafirlerin çoğu dolaplarla takım sanıyor.
ne güzel düşünmüşler diyor.
aslında bu rafı yeni yapmadım, yılbaşından bile önceydi takılması.Ablamlara göstermek için bir iki kare çekmiştim öylesine.Az önce pembe yastığın bloğundaki mutfak raflarını ve özellikle bir fotoğrafı görünce yayınlamak geldi aklıma.
aha dedim bu defa el oğlundan önce biz düşünmüşüz.
İyi ki de düşünmüşüm değil mi.
sevgiyle kalın.

8 Nisan 2013 Pazartesi

Saklama Bağışla


SAKLAMA BAĞIŞLA
Gölgeler görüyordu çocuğun gözleri gölgeler… Ne olduğu belli olmayan… Rüyaydı bu…İki el miydi kuş taklidi yapan, yoksa kanlı canlı bir kuş muydu kanat çırpan? Bir kuş taşıyamazdı onca hikayeyi sırtında. Hele bir el; kaç şiir, kaç masal sığardı ki? Besbelli bir kitaptı bu, okunmaya hazır. En güzel sayfasını açmıştı bak! Bir çift göz bekliyordu sadece ne güzel!

Uyandı çocuk sonra, doğruldu yerinden; odaya göz gezdirdi iyice. Yoktu uçan kitaplar. Sözcükler dökülmüyordu gökten.Reklamlarını, ölüm ilanlarını bile ezberlediği bir gazete vardı odunların altında, bir de öğretmeninden dinlediği birkaç masal, zihninde her gün rüyalarına giren...

Bu, Ahmet’in öyküsüdür. Ahmet bizim köyümüzdeki her çocuğun adı. Onlara masallarını, hayallerini verelim dedik; kahramanları da siz olun istedik.
Hiç önemsemediğiniz en küçük yardım bir hayatı baştan sonra değiştirebilir.Evinizin bir köşesinde atıl durumda olan dergi, ansiklopedi, masal-roman ve hikaye kitaplarınızı okul kütüphanemiz için gönderirseniz çok memnun oluruz.

Kütüphane projemize destek olmak için ne mi yapabilirsiniz?
- Hikaye, roman, dergi, ansiklopedi türü kitapları okulumuza kargo olarak yollayabilirsiniz.
- Projemizi arkadaşlarınıza, akrabalarınıza vs duyurarak daha geniş kitlelere ulaşmamızı sağlayabilirsiniz.

- Facebook, twitter, friendfeed ve bloglarınızda projemizi duyurarak ve sayfaya dair linki sosyal mecra hesaplarınızda paylaşarak destek olabilirsiniz.


Okul Müdürü: İbrahim KURUCAN
Tel: 0 505 820 0687



Proje Sorumlusu: Mahmut ADIN (Sınıf Öğ.)
İletişim: mahmutadin@hotmail.com

Web site:
www.kitapkolik.net/
Facebook: www.facebook.com/kitapkolikler

Twitter: /NergisliOkul

OKUL ADRESİ:
NERGİSLİ CUMHURİYET İLKOKULU
REYHANLI/HATAY


* Köy okulu olduğumuzdan dolayı kargoyla ilgili bazı sıkıntılar olabiliyor. Bu yüzden okulumuza kitap gönderirseniz eğer kargo bilgilerini mail-twitter ile bildirirseniz seviniriz.

5 Nisan 2013 Cuma

Bahar Geçmeden...

Bırak güneş ısıtsın içini
Bak baharlar açmış beyaz beyaz
Öyle olmasa da sen öyle farzet
Bakarsın umduğundan iyi geçer yaz
***
Sıkıldım sıkıldım uçmak istiyorum
Yalınayak yere basmak istiyorum
Ne eksiğimiz var çiçekten böcekten
Tabiat misali coşmak istiyorum

Sezen Aksu'nun  dediği gibi ne eksiğimiz var çiçekten böcekten bahar bir tek onlara mı geliyor sanki,çoşmak bizim de hakkımız.

Heeyy!!!! Yazın sıcaktan ve nemden dışarı adım atmayanlar,kışın battaniyenin altından kalkmayanlar hadi sıra sizde.Daha ne bekliyorsunuz,bahar geldi de geçiyor bile.Silkelenip kendinize gelin.Ağaçların gelin olduğu,çimenlerin yeşilin en güzel tonunu aldığı,kelebeklerin uçtuğu ,kuşların şakıdığı mevsimdeyiz.

Sıcaklar bastırmadan dışarıda olmanın keyfini çıkaralım.
Tabiat süslendi püslendi bizi çağırıyor.
Hazır haftasonu da gelmişken gitmemek olmaz değil mi:)))


Önce açın pencereleri dolsun içeri güzel hava.Derin bir nefes alın, gülümseyin ve tüm kışın yorgunluğundan koca bir oohhh diyerek sıyrılın.iyi gelecek emin olun:)))

Bahçeniz varsa kahvaltıyı bahçede yapın mesala.
Hazırlayın keki,poğaçayı,böreği  çağırın arkadaşları uzun  bir kahvaltı keyfi yapın.

Ya da varsa yakınlarda bir orman-piknik alanı vs. kapın piknik sepetinizi kahvaltıyı orada yapın.Sonra yürüyüşe çıkın ,oksijeni savurganca kullanıp  ciğerlerinizi ve kendinizi şımartın.

Yürümem diyorsanız hamakta kitap okuyun tüm gün.Eminim böyle güzel bir havada o hamakta güzel bir uykuya teslim olmamak için çok uğraşacaksınız.

 Ya da atlayın bisiklete,açın kollarınızı  ve rüzgarı hissedin.Saçlarınızın uçuşmasına izin verin.
Yüzünüze çarpan havanın ferahlığını taa içinizde hissetmek iyi gelecektir..

Ve daha sayılabilecek bir sürü güzel şey .
Yeter ki tabiattaki o canlanmayı siz de içinizde hissedin ve baharı yaşamak isteyin.
Ben mart 1 dedim mi  tamam bahar geldi  derim.Mart soğuk geçse de nisan sanki Mart'ı telafi etmek için güzellik yapar bizlere.Yağmur da yağsa arkasından güneş çıkar gülümsetir insanı.

Bu haftasonu güzel bir bahar havası yaşayacağız galiba.
Hadii  baharın hakkını vermek ve doyasıya yaşamak için  çıkalım dışarıya.
Dağa,bayıra,sahile, pikniğe ya da hafif hafif giyinip aylak aylak gezmeye.
 Canınız nereyi isterse orada tazelenmeye...

Herkese güpgüzel,musmutlu ve keyifli bir haftasonu diliyorum.
Sevgiyle ve mutlu kalın.

fotoğraflar: house to home

4 Nisan 2013 Perşembe

Ne kadar sevmeyi öğrendiniz?


Bir adam ölmüş ve öbür dünyada yargılanmak üzere sırasını bekliyormuş. Sıra kendisine gelip mahkeme salonuna girdiğinde bir de ne görsün?
Yargıç kürsüsünde bir insan oturuyor.
Tanık sandalyesinde ise Tanrı yerini almış.
Adam şaşkın,
“Aman Tanrım, bu nasıl oluyor? Beni senin yargılayacağını sanmıştım. Oysa orada hakim olarak bir insan oturuyor.”
Tanrı gülümsemiş,
Ben hiçbir zaman sizi yargılamadım. Sonsuz sevgimle, ne yapmayı seçtiyseniz, sizi seçiminizde özgür bıraktım. Bana yargılamak değil, sevmek yakışır. Çünkü ben saf sevgiyim. Sizi kendimden yarattığım için sizi yargılamak kendimi yargılamak olur. Ayrıca benim yargılamama ne gerek var ki? Her şeyi bilen ben sadece burada tanıklık ediyorum. Dünyada olduğu gibi burada da insanlar tarafından yargılanıyorsunuz. Birazdan salonu hayattayken, senin zarar verdiğin, hoşgörülü davranmadığın, yargıladığın, kalplerini kırdığın insanlar dolduracak. Onlara kendini affettirmeye çalış. Onlar seni affederse ne ala. Çünkü cennetin yolu onların affından geçiyor.” demiş.
Adam merakla sormuş:“Peki ya affetmezlerse ne olacak?''
Tanrı yine sevgiyle gülümsemiş,
Ben cenneti de, cehennemi de yeryüzünde yarattım. Seni tekrar yeryüzüne göndereceğim. Orada öyle bir yaşam süreceksin ki, tüm yaptığın kötülükler, verdiğin zararlar sana aynen yaşatılacak. Yani ettiğini bulacaksın. Ama bunun amacı sana ceza vermek değil. Sadece o insanların hissettiklerini bizzat yaşayıp anlaman, yaptığın kötülüklerin bilincine varman. İşte o zaman sen kendini affetmiş olacaksın.”
Adam bir süre düşünmüş, “Peki, cennet nasıl bir yer?” diye sormuş Tanrı’ya
.
Cennet, bir yer değil, bir bilinç düzeyidir evladım. Dünyada mutlu, huzur ve sevgi dolu, insanlara destek olmaktan haz duyan, yarattığım canlı ve cansız her varlığa saygı göstermeyi bilen insanlar var ya, işte onlar, dünyada cenneti yeniden yaratmaları için geri gönderdiğim cennetliklerdir. Cennet de dünyadan başka yerde değil.” demiş Tanrı.
“Ama kutsal kitap bana öyle öğretmedi.” diye karşı çıkmış adam.
Kutsal olan tek şey yaşamdır. Ben o kitapları kutsal kılmadım. Siz kıldınız. Her şeye sevgi ile bakmasını bilerek yaşayan insan, en büyük ibadeti yapandır.demiş Tanrı.Peki dünyaya döndüğümde doğru yola görmemde yardımcı olacak mısın?” diye sormuş adam.
“Ben bunun için siz insanların içine “vicdan” denen bir pusula koydum. Eğer bu pusulanın etrafına ördüğünüz kalın bencillik duvarlarını yıkarsanız, vicdanınızın yani benim sesimi kolaylıkla işitebilirsiniz.”
“Peki biz insanlara ne kadar yakında bulunuyorsun?” diye sormuş adam.
Hem size şah damarınızdan daha yakınım, hem de düşman olduğunuz kadar sizden uzağım.demiş Tanrı. “Çünkü düşmanlarınız da Ben’im. Siz de Ben’im.”
"Yani mahkeme salonunda insanlara hiç mi hesap sormuyorsun Tanrı’m?”
“Sadece iki sorum oluyor tüm insanlara.” diye gülmüş tanrı.
Dünya okulunda ne kadar sevmeyi öğrendiniz?
Ne kadar bilgi kazandınız?

***

Ömür boyu tüm  birikiminiz sevgi üzerine olsun.
vicdan pusulanız hiç şaşmasın.
 sevgiyle ve mutlu kalın.

2 Nisan 2013 Salı

English Home Kumaşım ve Yeni Yastıklarım

Yaklaşık bir ay önce English Home'dan almıştım bu kumaşı .Gelmesi ,dikmesi,doldurması derken baya bir zaman geçti.Posta baskılı çok güzel bir kumaş.Eni çok geniş olduğu için 1 metre almam yeterli geldi  ve 6 yastık çıktı.Şimdi yanlarına düz renk keten kumaştan  farklı boylarda yastıklar dikeceğim,daha hoş ve daha dolu duracaklar.Çünkü benim koltuklar çok geniş ve bu yeni yastıklar üzerinde küçük kalıyor.Şikayetçi değilim bu durumdan , öyle olmasını  ben istedim.Sıkıldım tek renk tek model yastıklardan.Önceki yastıklar koltukların kumaşının kırmızısı idi ve daha büyüktü.(Laci-kırmızı uyumu)Tabi o zamanlar ben daha spor modelleri sevdiğim için atlamıştım bu modele ama zamanla zevkler değişiyormuş .Koltuklar iyi durumda ve değişmeyeceği için yastıklarla havayı değiştiriyorum ben de.Hem bu şekli halı ve perdelerle daha uyumlu oldu.
Eski yastıklar mı onlar şimdi balkona minder oldular:))
     
 Fotoğraftaki tekli koltuğumuz.
çok geniş derken ne demek istediğim daha iyi anlaşılmıştır umarım.)


sevgiyle ve mutlu kalın...