27 Temmuz 2015 Pazartesi

Sıcak Çok Sıcak...

Önce bayram tatili,arkasından gelen bir haftalık yaz tatili derken ipler iyice koptu bende.
Tatil bitti döndük kürkçü dükkanına.Bir de ne görelim İstanbul kavruluyor.Nasıl sıcak nasıl bunaltıcı bir hava, hele bir de püfür püfür esen çam ağaçlarının deniz ile buluştuğu yerden geldiysen daha da çekilmez geliyor insana.Dün kaç kez duş aldım elimi ayağımı yıkadım ben bilirim.Sıcaktan midem bile bulandı düşünün artık:)

Şimdi ise iş başında,klimanın altındayım ama kafa kim bilir nerde.
Nerede olacak ya şıpır şıpır deniz kenarında,ya bir ağaç gölgesinde,ya da bir şezlongda kitap keyfinde.Yani kısaca ben de durum  ... hayaller deniz,gerçekler ofis ... tadında.

Bu durumdan sıyrılmak ya da daha da dibe batmak için fotoğraflara bakmak en iyisi.
Sıradaki fotoğraf denizi özleyen tüm çalışanlara geliyor.


Mutlu,huzurlu ve güzel haberler alacağımız -ve tabi azıcık da serin -bir hafta dilerim hepimize.
Sevgiyle kalın.

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Kavanozda Tiramisu...

Bizim ev için bu ramazanın resmi tatlısıydı kavanozda tiramisu...
Çünkü hem sütlü,hem soğuk  hem de sempatik bir tatlı tiramisu.Tabi bir de tarifin pratikliği diye bir gerçek var ki bence az bir konu değil.Seviyorum ben böyle bir çırpıda hazır olan pratik tarifleri ve aynı tarifle yapılan bir kaç farklı sunumu.Mesela Sevgili Semra'dan almıştım bu tarifi ve o da aynı tarifle iki farklı süper lezzet ortaya çıkarmıştı.O yüzden hem kolay hem kullanışlı hem de sonu mutluluk garantili bir tarif bugün yazacağım.


Malzemeler
1 litre süt
1 su bardağı şeker
2 yumurta sarısı 
(Ben bir tane kullandım )
3 yemek kaşığı nişasta
2 yemek kaşığı un
1 paket vanilya
1 paket krema veya toz krem şanti
(Ben krem şanti kullandım,o ikili olan paketlerin sadece birini)
Kedi dili bisküvi
Ve bisküviyi ıslatmak için 1 bardak granül kahve
Üzeri için kakao

Yapılışı
Krema hariç tüm malzemeler muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirilir.Ocaktan alındıktan ve biraz ılıdıktan sonra içine krema veya krem şanti eklenir ve  ve krema  haline gelene kadar mikserle çırpılır.Sonra kavonozun dibine önce biraz krema döküp ,üzerine kahve ile ıslattığımız bisküvilerden konulur,sonra yine krema,bisküvi ,krema şeklinde devam edilir. Ve son olarak üzeri kakao ile süslenip soğuması için buz dolabına kaldırılır.3-4 saat sonra afiyetle yenilebilir ama ertesi güne kalan kavanozcuklar daha kıvamlı ve süper lezzetli oluyor emin olabilirsiniz.

İşte bu kadar basit ve kolay bir tatlı bu.Yapınca ve tadınca hele bir de müptelası olunca bana hak vereceksiniz.Hadi bir hareket , bi gayret kalkın girişin yapmaya.Yormadan sıkmadan minik minik mutluluklarınız olacak diyorum size.Tadanların mutluluğuna ise hiiiç girmiyorum bile.

Afiyet olsun...
Ve tabi mutlu akşamlar.



Suite Française...

Bu defa yeni bir film var film kuşağında ve bir dönem filmi.
2014  Kanada-İngiltere-Fransa ortak yapımı  dram-savaş ve romantik tarzında bir film.

... SUITE FRANÇAISE.... 

Film ülkemizde Aşk Uğruna adı ile gösterime girmiş bu yıl.Neden böyle saçma bir şey yapılmış hiç anlam veremiyorum.Hayır orijinal adı hikayenin ruhunu daha iyi yansıtıyor zaten ne gerek vardı bilmiyorum.Üstelik kitaptan sinemaya uyarlanan bir filmde kitap ayrı isimde film neden ayrı isimde olsun değil mi...

Irene Nemirovsky'nin aynı adlı eserinden (kitabının çevirisinin de pek güzel olmadığı söyleniyor bu arada) beyaz perdeye  uyarlanan filmde baş rolleri ise Michelle Williams  ve Matthias Schoenaerts paylaşıyor...



Film ne Türkçe adının bahsettiği gibi sadece aşktan ibaret ,ne de fragmanda gösterdiği gibi bir savaş filmi.Savaş döneminde yani 1940 yılında işgal altındaki bir kasabada yaşanan olayları ve imkansız aşkı anlatan bir dram-romantik  film.

Almanya'nın Fransa'yı işgal etmesi ile kasabalarına gelen  Nazi askerlerini evlerinde ağırlamak zorunda kalan halkın hem savaş ,hem de bu onur kırıcı durum karşısında düştüğü durumu anlatıyor.Bu durum da kalan soylu ailelerden biri de Lucile ve ailesidir.
Lucile( Wichelle Williams )kayın validesi ile bu kasabada yaşayan, kocasını savaşa göndermiş ama hiç haber alamamış genç bir kadındır.Ve evlerinde kalan Alman subayın (Matthias Schoenaerts) çekimine ne kadar dirense de karşı koyamaz ve aralarındaki imkansız aşk da böylece başlamış olur.

Film tüm duyguları yalın bir şekilde anlatıyor.Tüm olmazlara karşı durulamayan aşk,Alman subayın içindeki naiflik ama görevin getirdiği mecburiyetler,savaş sürerken halkın durumu iyisiyle kötüsüyle güzel aktarılmıştı.Özellikle halkın işgalcilere yaranmak için yaptığı olaya ağzım açık kaldı diyebilirim.

Biraz durağan gelse de hem aşkı,hem de savaşı dramatize etmeden olduğu anlatması güzeldi.Dönem filmi sevenler,özellikle içinde aşk ve dram olsun isteyenler sevebilir diye düşünüyorum.

Keyifli seyirler...

1 Temmuz 2015 Çarşamba

The Vow...

Çok oldu değil mi film yazmayalı.Aslında hayat aynı rutininde gidiyor benim için.Yani yaz gelmesi, havaların bir ısınması ,bir yağmurlu güne uyanmamız dışında bir değişiklik yok.Kitap ve film aktivitesi tam gaz devam ediyor anlayacağınız da ben de onları yazacak pek enerji yok bu aralar.İyice salmadan kendimi, hazır yeni bir aya girmiş, yeni bir başlangıç yapmışken bu sıcak ayın ilk postu sıcak bir film olsun dedim ve uzun zamandan sonra Film Kuşağına geri döndüm.

Bugün ki filmin adı The Vow.
Türkçeye Aşk Yemini olarak çevrilmiş ,2012 yapımı romantik –dram karışımı bir film.Başrollerde Rachel  Mcadams ve Channing Tatum oynuyor.

Gerçek hayatta Kim ve Krickitt Carpenter isimli bir çiftin kendi hayatları ve evlilikleriyle ilgili yazdıkları The Vow isimli kitaptan uyarlama bir film . 


Adı Aşk Yemini olup film bir trafik kazası ile açılış yapınca bir an dedim biri ölüyor diğeri onu unutamıyor ve ben yine bolca ağlıyorum .Ama yok yanılmışım yani iyi ki...

Film geçirdiği trafik kazası sonucunda komadan hayatının belli bir kesitini hatırlamayarak uyanan Paige ve ona kendini hatırlatmaya ve aşkını tekrar kazanmaya çalışan kocası Leo'nun  hikayesini anlatıyor.Ne tuhaf değil mi komadan uyandı diye sevinirken eşinizin size bir yabancı gibi davranması ve bu evliliğe inanmaması.


Leo'nun bu durumdaki duygusallığı,verdiği güven ve sevdiğini kaybetme korkusu öyle güzel işlenmiş ki bir yandan filmi izliyor bir yandan lütfen hatırla Paige  bırakma diye mırıldanıyorsunuz.

Film boyunca her dakika kızın hafızasının geri gelmesini bekliyor insan,kocasını ,aşkını hatırlamasını,ama ne yapsa olmuyor.Ve sıra sevdiği için sevdiğini özgür bırakmaya geliyor.
Ah o sahnede öyle bir söz söylüyor ki Leo içime işledi resmen.
''Nasıl olur da sevdiğim kıza bakıp da gitme vakti derim…''



Filmde beni en etkileyen şey ise herkesin bu durumu hatalarını telafi etmek için kullanması,sadece Leo'nun  Pagie'yi olduğu gibi sevmesi ve değiştirmeye çalışmamasıydı.
Seni sen olarak sevecek insanı bulmak hiç de kolay değil sonuçta.



Çok iddaalı bir film ,kesinlikle izleyin diyemem beni cezbeden  gerçek hikayeden uyarlama olmasıydı aslında.Başımıza gelse sonuçları nasıl olurdu diye insan kendi hayatını ,aşkını, sevdiğini sorguluyor.Ve aşkın kolay bulunmadığını,bulunca da peşinin bırakılmayacağını,sevgi,sabır,güven  ve en çok da dürüstlük istediğini ama yeri gelince de zorlamaya gitmeden özgür bırakılması gereken bir duygu olduğunu gösteriyor insana.

Kısacası ben ya da biz sevdik.Hoşça vakit geçirmek ve bu duyguları tekrar hatırlamak için güzel,sıcak ve gerçek bir film istiyorsanız aradığınız film Aşk Yemini olabilir.
Bir şans verim derim.
Keyifli seyirler.