28 Kasım 2013 Perşembe

Işıltıyı Severim...

Her zaman sevsem de bu ışıltıyı, özellikle kışın hele yılbaşına doğru daha bir artıyor 
sevgim ve alıp evin her yerine asasım geliyor.


Hepsi güzel ama galiba benim aklım bu mutfakta  kaldı.Bayıldım.





Her ortama nasıl bir sıcaklık, nasıl bir mutluluk katmış değil mi.


pinterest


Işıltısı hiç azalmayan sımsıcak günleriniz olsun inşallah.
Sevgiyle  ve daima mutlu kalın .


16 Kasım 2013 Cumartesi

Sevimli Bir Çatı Katı...

İnsanoğlu ne garip.Bazen geniş, ferah ,bahçeli bir ev isteriz  ,salonun aydınlık olmasının,mutfağın bahçeye açılmasının ,verandasında kurulacak kahvaltı masasının,bahçesinde açacak bin bir çiçeğin ,sallanacak salıncağın  hayalini kurar sonra da bir çatı katına mest olabiliriz mesela.Tıpkı benim buraya mest olduğum gibi...










Sahi siz de beğendiniz mi bu şirin çatı katını.
yoksa ben o an ki ruh haline göre istekleri ,beğenileri değişen 
tipik bir balık mıyım...

kaynak : micasarevista

14 Kasım 2013 Perşembe

Tepe Home & Green Gate Seviyorum Sizi...

Hafta sonu Tepe Home'a gittim bize yakın şubelerden birine.Gez dolaş her gördüğüne iç geçir ama öncelikli olanı ara derken içinde kaç tur attım bilmiyorum.Aradığım tabi ki güzeller güzeli Green Gate ürünleriydi.Acaba ben mi göremedim diye satış elemanına sorayım dedim ''şimdi geldi yeni açıyoruz paketleri akşama ancak biter yarın satışta olur '' dedi.
Moralim bozuldu elim boş döneceğimi hiç düşünmemiştim .Söylene söylene alacağım başka ürünleri bile almadan çıktım mağazadan.Pazartesi bir fırsatını bulup bitmeden yetişmek lazım dedim ama ancak Salı günü gidebildim ve bu güzelleri aldım.Aklımda başka ürünler vardı ama hem ürün azlığı, hem hemen satılmış olması nedeni ile kısmetime bu kırmızılılar düştü.
Beğenmediğimden değil ha yanlış anlaşılmasın sakın çok sevdim ben bunları.
Hem zaten önümüz yılbaşı ,kırmızıdan daha yakışan  renk var mı yılbaşına.


Nasıl çok güzeller değil mi...

 

Bu arada şansa bakın ki benim gittiğim Tepe Home şubesine ilk defa geliyormuş 
 Green Gate ürünleri.
Talebe göre karar verilecekmiş sürekliliğine.
Aman inşallah talep olur da ulaşması kolay olur.
Ben de o aklımda kalanları da alırım bir bir.

Haydi ben kaçıyorum .
Siz daima sevgiyle  kalın ve görüşene kadar kendinize iyi bakın:)))




7 Kasım 2013 Perşembe

Sımsıcak Bir Taş Ev...

Görüntüsü insanın içini ısıtan ve hemen hayaller alemine daldıran 14,yy.'dan kalma eski bir çiftlik evi burası.İspanya'nın Girona Madremanya bölgesinde yer alan evin restorasyonu orijinal taş cephe korunarak yapılmış ,harabe şeklinde olan çok hasarlı bölümler orijinale uygun yeniden inşa edilmiş.Doğallık ve dekorasyonundaki sıcaklık beni mest etti.






Bu şirin  terasa ve manzarasına söyleyecek söz bulamadım.Harika değil de ne.



Taş duvarlar ve ahşap tavan kirişleri evin sıcaklığını daha belirgin hale getirmiş.






Böyle bir yerde yaşamak ,hiç olmadı güzel dinlendirici bir tatil yapmak
güzel olmaz mıydı sizce de...

kaynak : micasarevista

6 Kasım 2013 Çarşamba

Sarah'ın Anahtarı-Tatıana De Rosnay

Aslında çok oldu okuyalı ama uzun süredir bloğumu ihmal ettiğim için yazmaya ancak sıra geldi.
Söyleyecek çok söz olmasına rağmen yazayım deyince durup kaldığım bir kitap Sarah'ın Anahtarı..Bir kere çok dokunan bir hikayesi var ve insanı içine çekiyor adeta ve hiç sıkılmadan (ama ruhen yorularak) okuyup bitiriyorsunuz.Bitirince de bir müddet öylece kalıp düşünüyorsunuz.

Konusu bilindik  Yahudi soykırımı olsa da özünde benim de yeni öğrendiğim çocukların yaşadığı acılar var.Omuzunda kardeşine verdiği sözün ağırlığı olan Sarah ve daha nice Yahudi çocuk 1942 yılında Nazi işgal kuvvetlerince ölüme gönderiliyor.Çocuk bu, tek korkusu annesinden ,babasından ayrılmak iken daha neler yaşıyor neler görüyor.Açlık hastalık ve ölüme terkediliş.Zaman zaman o çığlıkları duydum sanki o kadar etkiledi beni kitap.Boğazımda koca bir düğüm gözümde aktı akacak yaş ile çevirdim sayfaları.Dayanamıyorum böyle hikayelere ben ve uzun süre etkisinden kurtulamıyorum.
Ama kesinlikle okuyun diyorum ,sizi de etkisine alacak eminim...

5 Kasım 2013 Salı

Sonbahar Gezisi...

Geçen pazar (yani 27 Ekim) kuzumun doğum günüydü.Dedik değişiklik yapalım pasta ve hediyeler dışında hatırlayacağı bir gün olsun.Gezelim, tozalım, fotoğraflar çekilelim, ormana gidelim bu harika mevsimi apartman dışında da yaşayarak görelim kış gelmeden güneşe doyalım.Nasıl iyi demiş miyiz.

Önce kahvaltı yapalım çıkalım dedik ama sonra kendimi termosa çay doldururken  buldum.Hadi çıtır çıtır simit alırız dedik çıktık yola.Vardık Belgrad Ormanına ama durmadık nedense  farklı bir yola saptık ve yol bizi nereye götürürse oraya gitmeye karar verdik.İşte burası dediğimiz yerde duracak gönlümüzce vakit geçirecek sıkılınca tekrar yola çıkacaktık.Planlı gibi olsa da süprizlere açık bir gün bizi bekliyordu.


Böyle bir yeşilde cömert bir güneşin tatlı sıcaklığında yaptık kahvaltımızı...


Kaşla göz arası Nutella da girmiş çantaya:)

Kahvaltı yaptık ,top oynadık, kozalak mantar inceledik, sanki ilkbaharmış gibi her yerden çıkıp gelen rengarenk  kelebekleri kovaladık ve tabi ki  güneşlendik tekrar çıktık yola. 

Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik ve karşımıza ne mi çıktı...


İşte bu harika deniz.
Sakin ve sessiz bir plaj ,kızgın ve hırçın Karadeniz...


Ormandan sonra denize koşan bir çocuk...

Galiba günün en güzel süprizi evden ormana gidiyoruz diye çıkmak ve denize ulaşmaktı.İlk defa deniz görmüş kadar sevindim.Hele o plajın sessizliği huzuru var ya herşeye bedeldi.Tek ses denizin dalgası ve kuzumun kahkahasıydı.

Hep kahkaha atmadık canım .Karizma diye birşey var değil mi...


Herkes  bu güzelliğin keyfini gönlünce yaşadı.

Zaten her şey bu mutluluğu görmek için değil mi.

Hazır böyle bir dekor varken etrafta hemen değerlendirdik.

Kuzuyu bu harika ortamdan koparmak zor olsa da tekrar yola çıkma vakti gelmişti.Hem mevsim sonbahar hem de Karadeniz kıyısındayız güneşli olsa da farketmeden çarpar adamı.
(Kuzuyu mutlu edelim derken hasta etmeyelim yani.)

Uzun ve yine bol ağaçlı yollardan merkeze vardık.Son olarak Sarıyer'de  bir parkta durduk.Hep bizimle olacak değil ya biraz da yaşıtlarıyla kudursun diye saldık parka.Hemen bir arkadaş buldu koşturdu durdu parkın her yerini.


Bu kadar maceradan sonra dönüş yolunda sızdı kaldı haliyle.Akşam ki kutlamalar için biraz dinlenmesi gerekiyordu zaten.Akşam iki ayrı kutlama onu bekliyordu çünkü.Dedesi hasta olduğu ve gelemeyeceği için biz ona gitmiştik .İlk pastayı orada kestik ve 93 yaşındaki dedesi son torununun yeni yaşını gördüğü için çok mutlu oldu.İkinci kutlamayı ise evimizde yaptık.
Gündüzü ayrı akşamı ayrı güzel bir doğum günüydü.
Doğum günü çocuğu da annesi ve babası da çok eğlendi.

Cumartesi günü de sirke götürdük  Utku Ege'yi.İlk defa sirk görmenin  heyecanı ve anlatacağı hikayeleri olması ( bu Utku Ege'nin yorumu ) O'nu çok mutlu etti.
İki güzel ve yoğun günden sonra o gece uyumadan önce çok mutluyum anne bu doğum günümü hiç unutmayacağım diyordu...
Allah daha güzel yaşlarını daha güzel anılarla geride bırakmayı nasip etsin inşallah.

Bizden bu kadar sevgiyle ve daima mutlu kalın...

1 Kasım 2013 Cuma

Keyifli Haftasonları...

Sonbaharın keyfini doyasıya çıkaracağımız bir hafta sonu olsun hepimize.

Pinterest

Uzun zamandır yoğunluktan dolayı ihmal etmiştim bloğumu.Umarım bundan sonra daha sık burada olacağım.
Altın renkli mevsimi tüm güzelliği ile yaşamak  ve sayfalarımıza taşımak dileğiyle
Sevgiyle ve daima mutlu kalın...