25 Kasım 2014 Salı

Yine Bir Film - Can Dostum...

2011  Fransız yapımı bir film Can Dostum.
Ve gerçek bir hikaye...

Çok sıkı bir dostluğu ve hayatta paranın satın alamayacağı şeylerin varlığını hatırlatan komedi türünde gösterilse de içinde bir parça da dram olan bir film.Ama dram yönünü çok gerilere saklıyor, sizi güldürürken içinizi de ısıtıyor.Tıpkı afişe baktığınızda olduğu gibi.

Konusuna gelirsek kısaca anlatayım.
Ünlü ve çok zengin bir asistokrat olan Phillippe,yamaç paraşütü kazası sonunda felç olmuştur.Boyundan aşağısını hissedemez.Driss ise hapisten yeni çıkmış bir banliyö delikanlısıdır.Phillippe kendisine bakması için (ama 7/24,  öyle sadece gezdir dolaş değil yani ) Driss'i işe alır ve aralarında müthiş bir dostluğun başlangıcı yapılmış olur.
Bundan sonra zorlu ama bir o kadar eğlenceli macera başlar.Driss'in hayat enerjisi Phillipe'i de etkisine alır.An gelir Driss  Philleppe'in aşk hayatına bile müdahele eder.



Öyle hoş sahneler var ki anlatamam.
Mesala Phillippe'in doğum günü partisi sonrası,ya da iki arkadaşın tekrar paraşütle atlamaları ve en komiği Driss'in Phillippe'i tıraş etmesi ve adamı çevirdiği tipler.


Dostluk üzerine güzel bir film arıyorsanız izleyin bence.

Keyifli  seyirler...


24 Kasım 2014 Pazartesi

Bülbülü Öldürmek -Harper LEE

Bu kitap çok uzun zamandır alınacak ve okunacaklar listesindeydi.Bu yıl bitmeden okuyabildiğim için mutluyum ,zaten yeterince geç kaldığımı düşünüyorum.


Bülbülü öldürmek ,kısaca Amerika'nın güneyinde bir kasabada yaşanan ırkçılığı ,eşitsizliği konu alan bir kitap.Hikayeyi anlatan küçük bir kız.Scout Finch...

Scout'ın gözünden iyiliği,kötülüğü,eşitliği ya da adaletsizliği sorgulatan,bir yandan da Scout ve abisinin büyüme öykülerini,gurur duyulacak babalarını anlatan sımsıcak bir hikaye.
Bazen Scout'ı bulup yanaklarını sıkasım geldi.Nasıl güzel anlatıyor öyle.
Bir de Atticus Finch'in çocukları ile ilişkisine,sevgisine verdiği güvene hayran oldum.

Bir zencinin haksız yere suçlanması ile başlıyor olaylar.Ve Scout'ın babası Atticus Finch'in  zencinin avukatlığını üstlenmesiyle devam ediyor.Gerisi önyargılar,riyakarlık,eşitsizlik ve ırkçılık.Hikaye kötü acımasız ama anlatan bunlardan kendine göre yorumlar çıkaran Scout çok masum.İşte hikayeyi bu kadar güzel yapan da bu çocuk kalbi bence.
Abisi Jem ile kaç çeşit insan vardır üzerine konuşuyorlar Scout şöyle diyor:
-Jem,bana kalırsa tek bir tür insan var.İnsanların hepsi insan...
Çok güzel,içten ,çocukça ama ne kadar doğru bir tespit değil mi.

Şimdi sırada filmi var.
Ödüllü bir yapım ,kitap kadar beğenilen bir film.
En kısa zamanda izlemek lazım.

Keyifli okumalar...


21 Kasım 2014 Cuma

Masalsı Sonbahar...

Biz daha doyamadan koca bir sonbahar da bitmek üzere.
Halbuki nasıl da  dört gözle beklemiş,nasıl da sevmiştik hepimiz değil mi.
Sonbahardan hiçbirimiz şikayet etmiyoruz galiba ya da ben hiç duymadım.Kimimiz  yazı sevmez,kimimiz kışı,bir kesim de ilkbaharın polenleri der,nezlesi der.Ama sonbaharın güzelliğinden başka bir laf çıkmıyor ağzımızdan.Sanki hepimize hitap eden tek mevsimmiş  gibi hepimiz bir romantik ,melankolik oluyoruz.Renklere,ışığa daha hayran bakıyoruz.Yanından hergün geçtiğimiz ağacı bile sonbaharda  daha bir seviyoruz,daha bir sahipleniyoruz.Yazın sıcaktan kavuran güneşin altın ışıkları sonbaharda  evimize,masamıza vurunca mutlu oluyoruz,hep bizimle kalsın istiyoruz.
Daha çok kahve içip ,daha çok okuyoruz.Daha çok battaniye altında film keyfi yapıyoruz.
 Ve diğer mevsimlerin aksine bunları yapmaktan sıkılmıyor,bitsin artık demiyoruz.
En azından ben öyleyim.Yoksa bu kadar saati pintereste sonbahar fotoğrafları arasında geçirmez,dahası sizinle paylaşmak için bu kolajları yapmazdım.

Pinterest bir cennet ama bazen çok tehlikeli.O fotoğraftan öbürüne hop diğerine derken ne kadar zaman geçmiş farkına varmıyorsunuz.Ben çoğu zaman uykumdan fedakarlık ederek giriyorum.Yoksa gün içinde kaç saati heba ettiğimi bilmiyorum.Ve bazen okumak yerine internette geçen zamana çok acıyorum.
Bazen de sadece güzel görmek bile mutluluk veriyor diye ruhumu  böyle besliyorum... 
haydi gelin birlikte biraz daha sonbaharlanalım....

... Musmutlu keyfini çıkaracağınız bir hafta sonu diliyorum hepimize.
...Sevgiyle kalın...


17 Kasım 2014 Pazartesi

Erken Rüya Zamanlar - Fatma ERDEK


Yine bir aşk ,yine hatalar,yine ayrılık,yine uzun yalnız  yıllar ve yine bitmeyen geçmeyen yürek acısı.Ve yine bir dönüş...Herşeyi sormak ,sorgulamak ve  hatta yaşamak için.

Bitmeyen bir sevda masalı Erken Rüya Zamanlar.
Bu defaki kahramanlarımız Nehir ve Eser.
Birbirlerine aşık pırıl pırıl iki genç.Nehir zengin kız,Eser ise fakir ama gururlu delikanlımız.Eser Nehir'in babasına ait gazetede çalışıyor.
Yani biraz eski türk filmi tadında .
Nişanlanıyorlar ve Eser Nehir'e alıştığı hayatı yaşatabilmek için yurtdışından gelen iş teklifini kabul ediyor ve bir süre ayrılıyorlar.Ama gel gör ki Nehir Eser'e verdiği sözü tutamıyor ve bu ilişkiyi bir telefonla bitiriyor.Ve bitenin bu ilişki, bu aşk değil kendisi olduğunu o an anlıyor aslında.
Ama artık çok geç...



Ve işte kitap Eser'in 15 yıl sonra Nehir'in babasından gelen teklif ile gazetenin başına geçmesiyle başlıyor.Kartlar açılıyor ve bu yarım kalmış sevda tekrar sınanıyor.
Bir taraf suçlu,pişman,bir taraf hala aşık öfkeli.
Yani aşk ateşinin yeniden yanması için tüm koşullar hazır.
Peki ya sonra...

Sonrası ve daha fazlası var kitapta.Alışılmış bir hikaye olsa da Fatma Erdek bambaşka işliyor bence konuları.İnsanın içine dokunan ,umut tohumları serpen ,yüzünü güldüren ve her defasında aşka aşık eden hikayeler yazıyor.
 
Okuması keyifli ,kurgusu güzel ,kalemi güçlü bir yazar Fatma Erdek.
Tüm kitaplarını rahatlıkla tavsiye ederim.
Yine yazsa ,yine okusak...
 
Keyifli okımalar.

14 Kasım 2014 Cuma

Mutlu Haftasonları...


Sonbaharın tadını çıkaracağımız mutlu,keyifli  ve huzurlu bir haftasonu olsun hepimiz için...

7 Kasım 2014 Cuma

LETTERS to JULIET...

Sıcacık, harika bir aşk filmi izledim size de tavsiye etmeden duramadım.Çoğunuz izlemişsinizdir belki, çünkü yeni bir film değil önerim.Eskilere takıldım bu ara ,yeni film izlemiyor kaçırdığım eskilere dönüş yapıyorum.Sırada bir sürü film var daha ne güzel...

2010 yapımı romantik-drama-komedi karışımı  bir film Letter to Julıet.
Türkçe adı Aşk mektupları...

Bu filmi izlemek, konusu kadar çekildiği yerler açısından da keyif verdi bana.Kahramanlarla birlikte ben de gezdim tüm şehri nerdeyse.Nereyi mi...İtalya-Verona'yı.
Sırf çekildiği yerler için bile izlenebilir ama sadece bu sebeple izlemek haksızlık olur bence.

Gelelim konusuna:
Başrolde yazar olmak için çabalayan çok güzel Amerikalı bir kızımız var,Sophie...
Ve nişanlısı ile evlenmeden önce aşk tazelemek için İtalya'ya tatile gidiyor.Restorant açmak üzere olan nişanlısı bu romantik tatile de  işlerini bulaştırıp Sophie'yı yalnız bırakınca O da sıkılmamak için başlıyor şehri dolaşmaya.Juliet'in Evi'ne giden Sophie aşıklar duvarına asılan yazılara dalmışken bir kadının akşam olunca o yazıları sepete toplayıp götürdüğünü görüyor.Ve kadını takip edip, kendilerine Jülietin sekreterleri diyen bir grup kadın ile tanışıyor.Ertesi gün ,kadınlarla vakit geçirmek ve yardım etmek için tekrar gelen Sophie duvardaki yazıları toplayıp sepete doldururken duvardaki taşların arasına sıkışmış 50 yıl öncesinden kalma bir not buluyor.Bu not  onbeş yaşındaki bir kızın Julietten yardım çağrısı.Sophie bu mektuba içinden gelen tüm duygularla cevap yazıyor.Ve bir hafta sonra cevap yazdığı Claire torunu ile İtalya'ya geliyor,yıllar önce ailesinin zoru ile geride bıraktığı aşkını Lorenzo'sunu bulmaya.


Bu sadece girişi aslında filmin.Tüm hikaye burada başlıyor.
Bundan sonrası,aşk,umut,sabır ve mutluluk.Daha ne olsun...

Filmde Lorenzo'yu aradıkları anlar ve tüm Lorenzo'ların Claire'a kur yapması çok hoştu.Ve tabii Claire'ın torunu Charlie.Tüm bu aramalarda onları yalnız bırakmayan Sophie'nın çekimine girmemesi kaçınılmazdı.Aşıklar şehrinde 50 yıllık bir aşkı ararken kendileri de gerçek aşkı aradıklarının farkında değillerdi.Tek sorun esas kızımız nişanlıydı.

Bir de gerçek Lorenzo'yu buldukları sahne vardı ki nasıl anlatsam bilmiyorum.Neyse onu da anlatmayım zaten izleyin ve ne kadar mükemmel olduğunu kendiniz görün.
Ah Lorenzo ah...

Bu kadar yeter sanırım tüm filmi ,tüm ayrıntıları ile anlatmadan bitireyim yazıyı.
İzleyince siz de seveceksiniz eminim.

...Keyifli seyirler...  

5 Kasım 2014 Çarşamba

Melekler Zamanı - Fatma ERDEK


Fatma Erdek'in okuduğum ikinci kitabı Melekler Zamanı.
Yine çok sevdim,çok çabuk bitirdim,ağladım ama  bitsin istemedim.

Şunu söylemeliyim ki Fatma Erdek erkek karekterleri ile okuyucuya gerçekte var mı böyle adamlar dedirtiyor.Bu kitapta da Barlas ile sordurduyor bu soruyu.

Nesil ile Barlas'ın hikayesi ile başlıyor kitap ,sonra Barlas'ın geçmişine Yusuf olduğu günlere dönüyor ara ara.İki yaşam arasına sıkışmış bir adam Barlas.Ne geçmişe dönebilmiş yüzünü ne geleceğe .Sevmeyi, sevgiyi unutmuş ama aslında sevilmeye muhtaç bir kalp.Ve Nesil çıkıyor karşısına.İlk görüşte aşk ya da bir oyun derken hiç olmadığı kadar değiştiriyor bu gizemli adamın hayatını.Kalbinde ablası Yesra'ya duyduğu sevgiden ve bitmeyen özlemden başka birşey olmayan kalbi buz tutmuş bu adamın kalbini ısıtıyor,buzları çözülüyor ve yeniden doğuyor sanki Barlas.

Tüm karakterler,onların hikayeleri ,hikayenin uzamadan bitmesi güzeldi.Onca yaşanılan acıdan sonra hele hikayenin güzel bitmesi hepsinden güzeldi.

Ben okumadan bilmiyordum bu kitabın ilk basımının daha uzun olduğunu.Küçük bir araştırma ile öğrendim.İlk basım başka yayınevinden çıkmış ve tam 725 sayfaymış.Kitabı sevince ve kısaltılmamaış orjinal hali ile okumak isteyince buldum ve aldım kitabı.Biraz zor buldum kalmadığı için ama  sonuçta elime ulaştı.İlk kez bir kitabın iki basımı da elimde.Kapak tasarımı olarak ikinci basımı daha çok beğendim ben.O yüzden bu görseli kullandım.

Kısacası,ben Fatma Erdek okumayı  da ve bu kitabını da çok sevdim..
Son kitabını da bitirdim onu da yazacağım en kısa zamanda.

Keyifli okumalar...

3 Kasım 2014 Pazartesi

Aşka Şans Ver - Sherryl Woods


Geçen yıl bilmeden serinin ikinci kitabını (Aşk Kokan Çiçekler ) alınca ilk kitap olan Aşka Şans Ver'i  almak ve okumak şart oldu.Sonuşta bir seriye ortasından başlanmaz değil mi.

Bu kadar beklemek saçma oldu ama her defasında bir bahane buldum.Belki de kitaplıktaki bu tarz kitapları hemen tüketmek istemedim.Bu sıralar  fazla duygusal olunca ,ağlamayacak iç ısıtan hikayelere ihtiyaç duydum ve hemen alıp okumaya başladım .
İyi geldi ağlamadan bir günde bitti :)

Dağılmış olsa da kökleri hala sağlam olan sıcacık bir aile ve bu ailenin  sorumluluk sahibi en büyük kızı  Abby'nin gerilerde kalmış aşkına ikinci şansını vermesinin hikayesi Aşka Şans Ver.


İnsanı yormayan su gibi akan bir kitap okumak istiyorsanız hiç durmayın,alın ve okuyun.
Sonuçta böyle hikayelere de ihtiyacımız  var  arasıra ...

Keyifli okumalar...