29 Ağustos 2014 Cuma

Mutlu Haftasonları...

Cumartesi çalışmayınca daha bir seviyorum haftasonlarını.
Çünkü haftasonu keyfine cuma akşamından başlıyorum ve cumartesileri pazardan çok seviyorum.Öğrenciyken de böyleydi çalışırken de böyle hiç değişmedi.
Cumartesinin arkasından aslanlar gibi pazar geliyor ya pazarın arkasından ...
Pazarları da seviyorum canım ,özellikle kahvaltı kısmı hiç bitmesin istiyorum.
Mükellef kahvaltı sofraları kurulsun,o  keyif uzasın uzasın uzasın...


Yani kim şöyle bir yerde kurulmuş kahvaltı masasından kalkmak ister ki.

 
Haksız mıyım...

Musmutlu  geçsin hafta sonunuz.
  ...Sevgiler...

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Bir Dolap Bir Raf...

Mutfakta birkaç değişiklik yaptım bu yaz.İyi de oldu baktıkça mutlu ediyor beni.
İlki uzun zamandır hayalini kurduğum bir yenileme işiydi .Eski bir dolaptan bembeyaz bir dolap yaptım mutfağıma.Fotoğrafı aşağıda,hikayesi burada


Bu dolap tek başına pek bir mahsun kalmıştı ve benim yüreğim buna dayanamazdı:)
 İkea'nın şu meşhur rafından alıp ikinci değişikliği de gerçekleştirmekti niyetim.Ve hemen İkea'nın yolunu tuttuk.Aldık geldik yaydım paketi mutfağın içine bir güzel.Çok seviyorum bu kısmı tik tak birleştir parçaları.Birleştirdik  birleştirmesine de sonra bir tuhaflık geldi gözüme.Benim dolap aldığım rafın yanında beyaz peynir gibi kaldı.Biraz canım sıkıldı ofladım pufladım baktım keyfim kaçacak üzerinde durmamaya çalıştım.Duvara takınca çok belli olmaz diye teselli ettim kendimi.Ammavelakin ben öyle bu yazdığım gibi çabuk geçemiyorum başka konuya.

Neyse ben mızmızlanmaya devam ederken sevgili kaptı matkapı bak gör güzel olacak diye diye ayarladı takılacak yerleri.Bir güzel duvara monte etti.Gerçekten duvardaki yerini alınca renk farkı gözüme batmadı.Ama bu defa başka bir gariplik geldi gözüme.Dedim biz bunu yanlış mı monte ettik yok dedi sevgili kitapçıktaki gibi .Ama yok bu benim görüp sevdiğim şekil değildi.Tabakları koyduğum yer ikinci sırada olmalıydı,benim pastel kaplarım ilk sırada yer almalıydı.Ve evet bizim ki tam tersi olmuştu ve bizim raf ise böyleydi...
Fotoğrafta görüldüğü üzere ben ilk hevesle rafı birbirinden alakasız tabaklarım ile doldurdum.Maşallah renk cümbüşü gibi oldu.Pastel tonlardan,griye,kırmızıdan turkuaza kadar her renk mevcut:)
Olsun canım  o kadar özenmişim ,bir sürü aksilik yaşamışım bir dizip bakmasamıydım yani.

Bu arada yeri de biraz yüksek olmuş,tabi o kadar mızmızlanmanın sonunda ölçü de şaşmalı ve herşey ters gitmeliydi değil mi.Bunu sökelim ,hem o çıtanın yerini değiştirelim ,hem aşağı alalım dedim sevgili zor dedi.Yeri kötü olur bu defa hiç sevmezsin dedi.Haklı beni tanıyor ama ben bazen kendimi tanıyamıyorum:)
Son olarak boşver senin rafın da böyle kalsın bir farkın olsun dedi.Sana özel olsun dedi.Baktı bu sözler bana sökmüyor ,iyi tamam  biraz kullan böyle sonra değiştiririz dedi.


Gerçekten ama yeri pek bir yukarıdan olmuş canım ne yapayım.Şimdi söktürsem yeri kötü olacak mecburen böyle kullanmaya devam.Badana boya işlerinden sonra biraz aşağı aldırırım ben onu.
O zamana kadar bu konuları görmezden gelip ,
 bu değişikliğin ve verdiği mutluluğun keyfini çıkaracağım.
Sonuçta bu aksilikler sayılmazsa çok güzel bir köşesi oldu mutafığımın.Tam evcilik oynamalık.
Anlayacağınız ben bu aralar mutfakta takılıyorum,oyuncaklarımı buldum kaldığım yerden evciliğe devam ediyorum.

Mutlu ve dilediğiniz gibi geçsin haftanız.
Küçük mutluluklar hiç eksilmesin hayatınızdan.
...Sevgiler...

22 Ağustos 2014 Cuma

Mutlu Haftasonları...

Bu haftasonu valizi kaptığımız gibi atsak kendimizi yollara ve yol bizi şöyle bir yere götürse...


Sonra valizi odaya bıraktığımız gibi dışarı çıksak ve şöyle bir masa bizi beklese...

Sonra mı ,sonra ... kah hamağa yastak biraz şekerleme yapsak,kah kitap okusak,
ya da kaptığımız gibi fotoğraf makinasını doğaya karışsak...
Ya da ne bileyim  canımız ne istiyorsa onu yapsak,
ne güzel olur du değil mi...

Mutlu ve dilediğinizce geçsin haftasonunuz.
...Sevgiler...

21 Ağustos 2014 Perşembe

Ev Turu...

Evde ufak tefek bir değişiklik yapacak olsam hemen bakınıyorum internete.Çıkıyorum ev turuna.Hal böyle olunca bir sürü fotoğraf birikiyor bilgisayarda.İstediğimi bulamasam da acayip fikirler geliyor aklıma.Birinin pencere önünü seviyorum ,birinin sandalyelerini,birinin dolabını,birinin çekmecesini.Çogunun da her bir yerini.
Mesala bu ev.Nasıl güzel,nasıl aydınlık ve ferah.İnsanın içini açıyor alıp kahveni oturmaya hatta kalmaya gidesin geliyor...Ben çok sevdim ,umarım size de iyi gelir.








...alvhemmakleri...

18 Ağustos 2014 Pazartesi

14 Ağustos 2014 Perşembe

Utku'dan İnciler

Bizim evde her akşam yemekten sonra oyun zamanıdır.Gerçi oğlumuz bazen yemek yemeye bile fırsat bırakmıyor ama olsun bizi çok özlüyor ne yapsın.Biz de akşamdan akşama vakit geçirince ikimizde peşindeyiz.Teyzesi ile parka ya da dolaşmaya çıksa da onun derdinin bizim ile oyun oynamak olduğunu biliyoruz.Onun enerjisi bitmiyor ama biz ,özellikle eşim pelt oluyor bazen.Erkek çocuk ya bu ara işi gücü futbol.Bu yaşta bütün terimleri biliyor sıpa.Bazen ben işe dalıp onlara katılamasam da kulağım onlarda oluyor.
-''Anne babam bana faul yaptı babama sarı kart göster'' diye geliyor sürekli.Bulduğu kartları cebine sokuyor sarı kart diye.Ben de ona sarı ve kırmızı kart yaptım çok sevindi.Düdük de aldık tam oldu.Yani canı isterse futbolcu oluyor canı isterse hakem.Geçen akşam o hakem oldu eşim ile ben futbolcu futbol oynuyoruz.Evde 8 metre koridor olunca sahadan yana sıkıntı olmuyor ne de olsa.Bir babasına düdük çalıyor bir bana.Benim attıklarımı gol sayıyor ama babasının attığı golleri türlü bahaneler ile saymıyor.Kale direğine çarptı diyor ofsayt diyor ne anlıyorsa.Maç böyle devam ederken sıkıldı herhalde bizmki aldı topu ayağına vurdu ve gol oldu.biz bakıyoruz ne yapıyor diye o şöyle bağırıyor:
-evet sayın seyirciler hakemden muhteşem bir gol geldi.''
bastık kahkahayı.Hakem olmak pek keyif vermedi sanırım,belki yavan geldi aksiyon kattı kendince ve bizi çok güldürdü.Dedim ya evde merkez o ne istiyorsa o oluyor.
Bazen diyorum hem yazıyor ,hem yönetiyor, hem oynuyor.
Bizimki tam Hollywood'lık.

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Boyacı Oldum Ben...

Eskileri yenileyen arkadaşları gördükçe benim elimde niye böyle bir parça  yok ben de yapmak istiyorum diyordum sürekli.Hatta ablama bile sıkılınca söyle senin sehpadan başlayım dedim.Bu konuşmaların geçtiği bir gün ablamın arkadaşına da aynı şeyleri söyledim sıkılan ,değiştiren haber versin.Benden önce birine vermek  ya da ikinci ele satmak yok diye.İşte geçen haftalarda ablamın arkadaşı haber göndermiş eşyaları değiştiriyorum istediği parçayı alsın diye.O sıralar ben de mutfağa bir dolap üzerine bir raf  planı için bakınıyorum etrafa.Hah dedim dolap olayı çözüldü.

Gittim baktım yemek takımının üstü aynalı büfesinin sadece alt kısmını aldım.Üst parça da çok güzeldi ama  ben dolabın üstüne raf istediğim için almadım.Şöyle geniş bir mutfakta bembeyaz nasıl güzel olurdu değil mi.

Nihayet büyük bir parça boyayacak olmanın heyecanı ile koştum boya almaya.Araştırmıştım biraz genelde herkes Polisan Matrix Lux Anti Aging X1 Su Bazlı Kokusuz Parlak kullanmış.Ben de onu tercih ettim ve rulo fırça ,zımpara derken alışverişi tamamladım döndüm işin başına.
Söktüm kapakları,kulpları başladım zımparalamaya.Evet biraz yorucu ama o iş yapılmadan da boyaya başlanmıyor ne yaparsın.İlk kez büyük bir parça boyuyorum diye biraz çekinmedim desem yalan olur.O kadar konuşmuşum ,aramışım elime yüzüme bulaştırmadan bitsin diye dua ettim bol bol:)Tabi bu arada fotoğraf çekmeyi unuttuğumu farkettim.Kapakları tekrar takmayı gözüm yemedi kapaksız bir öncesi fotosu oldu.Acelem ne ise dolap bir yere kaçıyor sanki.

Önce elim alışsın diye çekmecelerden  başladım.Onları beğenirsem gaza geleceğimi biliyordum.Bir de telaş yapmadan kurumasını bekleyebilsem iyiydi ama o da işin heyecanı işte.İki çekmece de çok güzel kapandı şöyle bir baktım ve hemen gaza geldim devam kızım Bahar yaparsın sen dedim giriştim boyaya.Gaza gelmek için kimseye ihtiyacım yok görüldüğü gibi:)
Neyse uzattım yine,alt tarafı bir dolap işte boyadım bitirdim.Millet bütün evi boyuyor benim kadar uzatmıyor ben romana bağladım resmen.
Sonra çekmecelerin içi hoşuma gitmedi.Evin içinde bir iki tur attım(ne aradığımı bilmeden ve genelde fikrim gelsin diye böyle boş boş gezerim ben ara sıra işe yarıyor yani) sonra fikrim geldi koştum benim ıvır zıvırların yanına.Tee iki sene önce falan yapışkan kağıt almıştım.Kapladım onunla çekmecelerimi aman nasıl bir sevimli oldular açıp açıp çekmeceleri izledim.

Kulplarını da taktım mı tamam olacak derken, çıt diye kırıldı , elimde kalıverdi iki parça.Orjinal halini pek sevmiştim oysa.Neyse kalktık gittik kulp aramaya.En uygunu bu idi pek severek almasam da o deliklere uygun başka birşey bulamadım.Aman sıkılırsam değiştiririm diyerek aldım ama takınca çok rahatsız etmedi gözümü.Biraz böyle kalabilir yani...


Biliyorum tuhaf geliyor kulağa ama müthiş mutlu etti beni bu beyaz dolap.Aslında yapabilmek beni mutlu etti desem daha doğru olur.Korktuğum gibi bir sonuç çıkmadı ortaya bir kendine güven geldi.Tabi ufak tefek hatalarım vardır ,daha iyisini yapan bulur mutlaka kusurları ama o da acemilik diyelim.Elim alışınca aynı hataları tekrarlamam diye umut ediyorum.
 
Sonra o şirin çekmeceleri şirin şeyler ile doldurdum.
Şirinliğine şirinlik katsın ,açtıkça gülümseyim diye.

Bir dolap bir raf planımın ikinci kısmını da hallettik.Raf aldık ,duvara montesini yaptık ve o köşeyi tamamladık ama onu da sonra yazayım bu post pek bir uzun oldu.
Sıcaklarda daraltmayım sizi.

 Kucak  dolusu sevgiler...
Mis kokulu öpücükler. 

12 Ağustos 2014 Salı

Öylesine...

İki satır yazıp,iki fotoğraf paylaşmak bir de hatırınızı sormak için uğradım.
Şu üzerimdeki rehavet bir nebze olsun gider belki diye.
Gözümüz gönlümüz açılır,iki lafın belini kırarız şuracıkta kimbilir:)

 


Ashley Morrison