19 Ağustos 2016 Cuma

Yeni Bir Aşk - KAŞ -2

Gelen yorumlardan sonra yazdığım Kaş-1  yazısını tekrar okudum da cidden çoşmuşum.Kaptırmışım kendimi anlatıyorum da anlatıyorum ,öyle bi heyecan sanırsın pılıyı pırtıyı topladım Kaş'a yerleşiyorum.Ah keşke ne güzel olurdu.Ama şimdilik bedenen burdayım madem,ruhum hala oraları geziyorken anlatayım en iyisi ben.

Kaş'a gidince sizi nelerin karşılayacağını artık biliyorsunuz .Diğer yazımda uzun uzun anlatmıştım.Diğer durakları da yazacağımı söylemiştim ya hani ,şimdi sıra oraları anlatmada.Ufak ufak başlayım bakalım neler kalmış aklımda.

En en en sevdiğim yerle başlıyorum Limanağzı'yla.
Kaş'a yakın koylardan biri Limanağzı ve gidip görenler için yeri hep çok ayrı. 
İnsan gitmeden fotoğraflarını görüp beğeniyor ,fikir sahibi oluyor ama yine de nasıl bir yer ile karşılaşacağını kestiremiyor galiba.Yoksa daha tekneden inmeden ,suya el değdirmeden bu kadar heyecanlanmaz, gün bitmesin diye mızmızlanmaz ve yine suyun rengine vurulmazdı mesela.
Çoşmayım sakin anlatayım diyorum olmuyor yine gördünüz işte:)
Ama şu fotoğrafa bakıp da coşmamak elde mi söylesenize...
 Neeeyse ...ne diyordum ben ha tamam nasıl gidilir onu anlatıyordum.
Limanağzı'na Kaş'tan kalkan tekneler ile ulaşılıyor.Kişi başı gidiş dönüş 20 tl.Ve tekneler sizi istediğiz beachte indiriyor ,gün içinde istediğiniz saatte de alıp sabahki noktaya bırakıyor.Biz ilk beach olan Bilal'in Yeri'nde indik ve çok ama çok sevdik.Sabah erken saat olduğu için de en beğendiğimiz yere serildik.
Bu kısımda güzel kısa bir anımızdan bahsedeyim hemen.Serdik havluları şezlonga o sırada çalışan gençlerden biri geldi yanımıza hoşgeldiniz dedi.Dedik hoşbulduk... ödemeyi size mi yapıyoruz ne kadar.Genç bir şaşırdı ne ücreti dedi.Biz daha şaşkın  -yeni galiba diyorum ben içimden -şezlong şemsiye ücreti dedik.Abi  ücret almıyoruz dedi.Nasıl yani olduk bakakaldık ardından şaşkın şaşkın.Biz ki alıştık yıllarca iki şezlong bir şemsiye şu kadar muhabbetine bir garip geldi.Ama hoşumuza gitti mi hem de çok.Alsa neden alıyorsun demiyeceğimiz bir ücrete minnet etmemeleri ne güzeldi.Üstelik istediğin her şey için sadece adını söylüyorsun o kadar.Kahve alabilir miyim diyorsun isim neydi abla diyor.Şezlong numarası yok sürekli gelip rahatsız eden yok ama bir o kadar da hızlı bir servis var.Ve en önemlisi insana duyulan müthiş bir güven var.Galiba çok sevmemde ki bir etken de bu oldu.Güven, insana müthiş bir huzur veriyor kesinlikle.


Limanağzına giderken daha doğrusu Kaş tatiliniz boyunca bir şnorkeliniz olsun bence.Misal olmasa o güzel balıkları göremez deniz kaplumbağası ile selamlaşamazdım bile.
Siz Utku'nun  taşları incelemek için kullandığını görmeyin bir de:)
 Zeytin ağaçları altında ,turkuaz suların ışıltısında gün nasıl geçiyor anlamıyor insan.Bir bakmışsın öğlen olmuş ve sen yine harika kokuların peşindesin,bir bakmışsın akşam olmuş gözün ardında sabah heyecanla geldiğin teknede dönmektesin...
Ya da dönmek istememektesin:(
Bir de kaptan açmış müziği son ses , radyoda Türk sanat müziği çalıyor , müziğin sesine dalganın sesi karışıyor, tekne usul usul sallanıyor , güneş yakmıyor artık rüzgar yanık tenini okşuyor,Limanağzı yine gel der gibi ardından bakıyor ve  hüzünlü bir mutluluk kaplıyor içini. Gülümsüyorsun...ve sessizce vedalaşıyor yine gelmek için sözleşiyorsun Limanağzıyla sanki.
 O an şöyle geçiyor içimden...Bir yerden son hızla ayrılmakla uzun uzun vedalaşmak çok farklıymış ve içinde bir sürü güzel an saklıymış.Önemli olan o anın farkına varıp büyüsüne kapılmakmış.Şimdi artık biliyorum ne zaman biri Limanağzı dese bu sahne gelecek gözümün önüne...

Bu kadar duygusallık yeter şimdi çoşkulu çoook çoşkulu bir plaja gidiyoruz ...
Nereye mi...
İnsanı mavisiyle hayran bırakan ,dalgalarıyla kumsala savuran:) Kaputaş Plajına.
Kaş ile Kalkan arasında yer alıyor Kaputaş Plajı.Yoldan metrelerce aşağıda hatırı sayılır bir merdivenle ulaşılan, ama şu manzarayı gördükten sonra merdivenleri inerken fark etmeyip,ayrılırken ise bu kadar çok muydu yahu dediğiniz bir koy.Eskiden bakir bir koy iken son iki senedir fotoğrafta görüldüğü gibi.Ama siz fotograflarla bırakmayın bu işi gözünüzle görüp aşık olun en iyisi. 
Son bahsedeceğim yer ise Kekova.
Kaş'a gidip Kekova turuna çıkmadan dönmek çok büyük eksiklik olur diye düşünüyorum.
Biz gitmeden yapılacaklar listesine yazdığımız için  hemen ilk akşam tur için araştırmalara başladık ve şöyle bir şey öğrendik : Kekova turları çocuk kabul etmiyormuş...haydaa...
İlk şoku atlattıktan sonra sadece bir firmanın çocuk yolcu  kabul ettiğini öğrenip ona doğru gidiyoruz.O da sınırlı sayıda katılım yapıyormuş, mesela günde beş çocuk ve çocukların üst kata çıkması kesinlikle yasak.Ertesi gün için limiti dolmuş ve biz de bir sonraki gün için okey dedik ve güzel bir yere rezervasyonumuzu yaptırdık.İyi ki dedik ihmal etmemişiz yoksa çok üzülürdük.

Sonra tur günü geldi çattı sabah gittik  heyecanla.Tur gemisini görünce nasıl sevdim anlatamam.Öyle devasa kalabalık gemiler gibi değil.Güneşlenen insanların tepesinden atlayarak geçmiyorsun bir kere.Lavabo galiba şimdiye kadar gördüklerimin en temizi.Yemek desen yine öyle.Yap tavuk ızgara yanına makarna kuru salata değil.Çeşit de bol gönülleri de bol maşallah.İsteyen tekrar alabilir dediler sürekli.Saat beşte sınırsız çay ve kek ikramı vardı mesela.Küçük ama hoş detaylardı bunlar.Kaş'ta sürekli gördüğüm ve en takdir ettiğim şeydi bu cömertlik ,tok gözlülük.Marmaris'te bir şişe suyu 4 tl 'ye satan büfeci de biraz örnek alabilse keşke dedik durduk...

Biraz Kekova'dan bahsedeyim önce.
Kekova, Üçağız ve Kale(Simena) köylerinin karşısında uzanan ve bölgeye de adını veren uzun ince bir ada aslında.Ve Akdeniz'in bize ait olan en büyük adası durumunda.Ada ve çevresindeki arkeolojik alanlar Kekova Sit Alanı olarak adlandırılmış.Sadece Antalya'nın değil tüm Akdeniz dünyasının en temiz denizine sahip olan Kekova da elbette diğer güzelliklerinin yanı sıra bu temizliğiyle de ün yapmış.
Tersane Koyu
Kekova -Batık Kent
Bu tur ile ilgili o kadar çok fotoğraf var ki ...Ama biliyorum hepsini buraya koysam da anlatamam güzelliğini...

 Kekova Turu'nun beni en heyecanlandıran bölümüne geldi sıra.Kaleköy ya da diğer adıyla Simena'ya...
Şimdi şu fotoğraf olmasa nasıl anlatırdım burayı hiç düşünemiyorum.
Ağaçlar içinde ,turkuaz bir denizin dibinde ,başka ulaşımın olmadığı, baktığında ilk huzuru gördüğün antik bir köy mü derdim ya da sadece tarih-doğa-deniz üçlüsünün iç içe olduğu bir cennet mi acaba.
Galiba hepsini söylerdim ama yine de tam olarak nasıl harika bir yer olduğunu ifade edemezdim.
Yukarı çıkıp manzaraya bayıldıktan sonra hayran olunacak dondurmaların tadına bakmada sıra.Ev yapımı dondurmaları bir de ev yapımı marmelatlar ile sunuyorlar ve sunarken öyle içten davranıyorlar ki zaten tatmadan seviyorsun.Yaptıkları işe ama en çok da o işi yaparken yüzlerindeki gülümsemeye bayılıp bir kaç hediyelik eşya bakıp tekneye dönüyorsun.Ve etrafındaki herkesin dilinde seninle aynı düşünceler olduğunu duyuyorsun...burada yaşayanlar ne şanslı.
Ama bence böylesi güzelliklerin olduğu cennet gibi bir ülkeye sahip olmak hepimizin şansı.
Yeter ki bilelim korumayı ve kardeşçe yaşamayı...

Anlata anlata geldik bir tatilin daha sonuna.
Biz yedi günlük tatilimizin beş gününü ayırmıştık Kaş'a.
Yetti mi...tabi ki hayır.
Benim böyle aşk ile anlattıklarım tadımlık bir tatilden ben de kalanlardı sadece.
Tekrar gitme planlarımız var elbet ,ama yolumuz tekrar ne zaman düşer işte orası kısmet .
Geçen zamana bakınca kısa ,yaşananlara , akılda ,gönülde kalanlara bakınca uzun dolu bir tatil olmuş bu yılki tatilimiz.Yine güzel anlar ,anılar biriktirmişiz ve ne iyi etmiş de Kaş'a gitmişiz.

Benim anlatacaklarım bu kadar.
Yolu Kaş'tan geçenlere selam, geçmemişlere de kısmet olsun diyor bitiriyorum artık.
Sevgiyle kalın.











8 yorum:

  1. ay bahar seneye Allah nasip ederse görmek istiyorum kaputaj plajını. Hayran kaldım ne güzel anlatmış, ne güzel fotoğraflamışsın. Tam bir kaynak oldu bana. Çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emelim canım benim inşallah yolun düşer ve bu yazdıklarımdan daha güzel olduğunu görürsün.Yazıyı beğenmene de çok sevindim yardımı olursa ne mutlu bana.Çok öpüyorum tatlı kadın:)

      Sil
  2. Güzel yerler...Görüp hissetmek ve dahi şükretmek lazım."dildennagmeler.blogspot.com"

    YanıtlaSil
  3. Simena köyüne bayıldım, ne muhteşem bir yer :)
    Paylaştığın için çok teşekkürler!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne demek zevkti benim için.Fotoğraflardan sevdiysen gidince çok daha seversin eminim.

      Sil