12 Ağustos 2016 Cuma

Yeni Bir Aşk - KAŞ - 1

Hani bir tanıdığınız size çok sevdiği bir arkadaşından bahseder usul usul tatlı tatlı anlatır siz de o kişiyi fark etmeden seversiniz ve hatta tanışınca sanki kırk yıldan tanışıyormuş gibi hissedersiniz  ya işte Kaş sevdam da  aynen böyle başladı.Görmeden sevdim tanıyınca aşık oldum ve o gün bugündür aklımdan çıkaramadım.Aşk diye ondan diyorum işte ,insan sürekli bahsetmek anlatmak ister mi delice.Gecesini ayrı ,gündüzünü ayrı sever mi,suyunun rengine methiyeler düzer mi.Farkında olmadan aradığının ,buldum aradığım yeri der mi .Yaşadığı her anı her dakikayı hisseder mi,huzurlu olur mu en önemlisi ,kaşlarını sadece güneş çattırabilir mi , her şey herkes mutlu gelir mi gözüne , yaşanacaksa böyle yerde yaşanmalı der mi...

Ben hepsini dedim dahasını da diyorum emin olun ama kelimelere dökemiyorum.Anlatırken bile huzur doluyorum mutlu oluyorum.O yüzden yazıyorum bu postu.Tekrar anlatayım , hasret gidereyim  ,görüp gülümseyeyim  ve hatta özleyip tekrar gideyim diye.Kısmet bakalım ne zamana...
Neyse çok uzattım başlıyorum artık anlatmaya...

Kaş , özel olduğu kadar ulaşması zor bir güzel bir kere.Yani en azından bu taraflardan gidenler için.Atlayıp uçağa hop vardım denilecek bir yer değil.Sonrasında rahat bir 3 saat araba yolculuğu şart.Tek vasıta ile  gideyim dersen otobüsle 14 saatlik süreyi göze alman gerekir ki çocuklu isen hiç bulaşma derim ben.Ama teksen ve seviyorsan yol akarken hayallere akmayı, müziğim en yakın arkadaşım olur diyorsan o zaman belki de en rahatı.

Biz ilk seçenek olan uçağı tercih ettik ,uçak saatine göre de arabayı ayarladık mı sabırsızlıkla ama pür dikkat gittik o 3 saati.Harita üzerinde gördüğümüz  tüm o kıvrımları araba ile geçtik sanırım.Ama nasıl virajlı  üstelik bir de gece dilimizde sürekli besmele:) 

Araba olduğu için merkezde konaklamayı da tercih etmedik biz kaçtık Çukurbağ Yarımadası'na aldık Meis'i karşımıza ,nasıl iyi etmişiz dedik hep o manzaraya baktıkça.
Önce manzarası sonra denizinin rengi ile okşadı kalbimizi Kaş.O nasıl bir renk nasıl temiz bir su Allahım böyle girmeden seyriyle mest ediyor insanı.
Biz ilk gün Küçükçakıl plajındaki beachlerden birine gittik.Öyle şezlongdan kalktım bir adımda ayağım suya değecek bir plaj değil burası.Ama kimin umurunda ki :)
Kayalık bir alana kurulmuş platformlardan denize merdiven ile inecek, turkuaz suyu ile kucaklaşıp sonra yerine çıkıp huzurla dinlenecek,elinde dergin kitabın tüm gün aynı şeyi defalarca tekrarlamaktan usanmayacaksın.Ve elbet sonunda acıkacak kaybettiğin enerjiyi fazlasıyla geri alacaksın.Hadi yemek neyse de saat beşte çıkan tatlılara nasıl karşı koyacaksın bir düşün...

Sonra bedenin yorgun olsa da ruhun kuş gibi otelin yolunu tutacaksın.Ama yatayım dinleneyim diyemeyeceksin çünkü Kaş tüm enerjisi ile akşama hazırlanırken yine aklını başından alacak ve sen biran önce onun bir parçası olmak için geri koşacaksın.Ve sonunda ipleri onun eline bırakacak Kaş'ta yaşamayıp Kaş'ı yaşayacaksın...

Yemek için verilen her bir öneriyi tatmadan dönmek istemeyeceksin muhakkak.
Bahçe Restaurant'ta mezelerle deniz ürünleri ile aşk yaşayacaksın.Püfür püfür bu bahçeden karnın doysa da kalkamayacak ama bir yandan da yarın akşamın planını yapacaksın.
Keyfin zaten gıcırken bir geceni de Ehl-i Keyif'e ayıracaksın .Çalan canlı müzikle esen rüzgarla kalbin pıt pıt atarken gözlerini kapatıp o anın büyüsüne kapılacaksın ...
 Tabi Bahçe Balık'ı unutmamak lazım.Ve diğer akşamlarımızı şenlendiren tüm güzel mekanları.
Yemek faslını bitirdin mi usuldan dalacaksın her bir sokağına , karışacaksın senin gibi meraklıların arasına.Tabi elinden çekiştiren çocuğun yoksa.Var mı...O zaman bence hiç dur evladım sus çocuğum faslına başlamayacaksın.Vereceksin eline oyuncağı bırakacaksın meydanda koşturan  akranlarının arasına zaten göreceksin yalnız değilsin o meydanda:)Sen de oturacaksın   Mavi'nin karşısındaki beton banklara izleyeceksin çocukların mutluluğunu  doyasıya.Boş mu oturayım diyorsan ister çekirdek çitle ,ister dondurma ile serinle,olmadı buzlu badem dene mesela...
Bulursan yer Cafe Barcelona'da takıl bi akşam da.Bizim gittiğimiz ilk akşam final maçı vardı değil yer bulmak önünden geçmek neredeyse imkansızdı .
Biz bir kaç eksikle tüm ritüelleri ilk günde yapmıştık galiba:)
Gerisi için oluruna bıraktık o akşam canımız ne istiyorsa onu yaptık.
Bir gün o mekanda takıldık bir gün bu mekanda.Bir akşam dondurma yedik bir akşam Bi Lokma'yı es geçmedik.Yemeğin üzerine waffle da yedik sonra durup ne yapıyoruz da dedik. Velhasıl kelam gözümüzü de gönlümüzü de midemizi de fazlasıyla şenlendirdik.
Sonra otele giderken soda alıp balkondan Meis'i seyrettik:)

Ve son olarak Kaş'a gidip de meydana yürüme mesafesindeki antik kente uğramadan dönme mutlaka.

Kaş'ı anlatmayla bitiremem biliyorum her şeyden biraz değindim desem yeri.Ama zannetmeyin ki unuttum aşk yaşadığım begonvilleri .Onlar ki tatil boyunca gözümü alamadığım başımı döndüren her köşeden çıkan Kaş'ın arsız güzelleri.Zaten çok severdim ama Kaş'ta sevmekle kalmadım vuruldum delice ve gönlüme Kaş aşkıyla birlikte mühürlendi iyice.
Ve bir son daha.Biz gidemedik bu defa ama siz gidince sakın ola görmeden dönmeyin diyeceğim bir koy var sırada.Hidayetin Koyu desem kısaca, bir de bu görseli göstersem benim yerime çok şey anlatır mutlaka.Bak yine suyun rengine takılı kaldı benim kafa:(
Bu uzun çok uzun bir yazı oldu biliyorum.Bir kaç Kaş fotoğrafı ile bitirmek gerek.Daha bunun diğer durakları var...Kaputaş Plajı var ,Kekova Turu var ,Limanağzı var ve bence en çok da benim uzun uzun anlatasım var...

 İşte böyle benim Kaş Sevdam.Biraz Kaş'ı anlattım biraz Kaş'ı yaşamayı.İstedim ki misafir gibi durmayın,geçerken uğradık gibi eğreti takılmayın ,gidince Kaş'ı yaşayın.

Zaten emin olun sevince karşılık veriyor sanki insan evinde gibi hissediyor kendini.
Ve bence o yüzden çağırıyor sürekli kendini sevenleri.
Gelecez inşallah Kaş bekle bizi...

Sevgiyle...






















10 yorum:

  1. Kaç yıl oldu bilmiyorum ama yıllar sonra Kaş' ı ne çok acı özlediğini fark ettim. Çok güzel, çok detaylı bir Kaş tanıtımı olmuş. Biz arabayla gitmiştik. Yollar böyle düzenli de değildi. Biz de yarımadada kalmıştık. Denizinin derinliği dışında kusuru yoktu bence.
    Tekne gezileri çok güzeldi.İyi bir seçim olmuş.
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim dedim ya gidenler için hasret gidermelik bir yazı bu.Beğenmenize sevindim.Sevgiler.

      Sil
  2. Postu ben yazdım sandım:) O kadar tanıdık hisler....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay Ayda anlatabildiysem ne mutlu bana.Hele gidip görüp sevdama sebep olan biri böyle hissettiyse daha da harika.Öpüyorum çok.

      Sil
  3. Ayy Bahar öyle güzel anlatmışsın ki pılımı pırtımı toplayıp Kaş'a gidesim geldi..Dur bir daha okuyup, fotoğraflara bakıp hayallere dalayım ben:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sebi canım bazen çoştukça çoşuyorum değil mi hele sevdiysem mümkünatı yok susamıyorum.Beğenmene çok sevindim planına ise bayıldım.Bence de gidelim hatta toplaşıp gidelim:)

      Sil
  4. Kaş ı daha önce Cafe Nohut da okumuştum. Şimdi de bu post ile depreşti görme isteğim.
    Muhteşem güzellikler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım tez vakitte yolunuz düşer.Bir nebze olsun istek uyandırdıysam ne güzel.Sevgiler.

      Sil
  5. Ayda bir yandan sen bir yandan Kaş sevdası bulaştırdınız. Gidesim göresim çok , olur inşallah !
    Fotoğraflardan gözümü alamadım ; dondurmaya bakakaldım, mavi sulara daldım daldım çıktım o kadar yoruldum ki mışıl mışıl uyudum. Gecelere başka zaman akarım artık 😉

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Nilgün Abla eminim gidince sen de çok seveceksin hem küçük hem sevimli hem de enerjik bir yer.Her köşesi mutlu ediyor insanı.Biz ailecek bayıldık inşallah bizim de yolumuz tekrar düşer.Ve hatta keşke hep beraber düşürsek ne harika olur.Yorulmak nedir bilmezdik,:)

      Sil