5 Kasım 2013 Salı

Sonbahar Gezisi...

Geçen pazar (yani 27 Ekim) kuzumun doğum günüydü.Dedik değişiklik yapalım pasta ve hediyeler dışında hatırlayacağı bir gün olsun.Gezelim, tozalım, fotoğraflar çekilelim, ormana gidelim bu harika mevsimi apartman dışında da yaşayarak görelim kış gelmeden güneşe doyalım.Nasıl iyi demiş miyiz.

Önce kahvaltı yapalım çıkalım dedik ama sonra kendimi termosa çay doldururken  buldum.Hadi çıtır çıtır simit alırız dedik çıktık yola.Vardık Belgrad Ormanına ama durmadık nedense  farklı bir yola saptık ve yol bizi nereye götürürse oraya gitmeye karar verdik.İşte burası dediğimiz yerde duracak gönlümüzce vakit geçirecek sıkılınca tekrar yola çıkacaktık.Planlı gibi olsa da süprizlere açık bir gün bizi bekliyordu.


Böyle bir yeşilde cömert bir güneşin tatlı sıcaklığında yaptık kahvaltımızı...


Kaşla göz arası Nutella da girmiş çantaya:)

Kahvaltı yaptık ,top oynadık, kozalak mantar inceledik, sanki ilkbaharmış gibi her yerden çıkıp gelen rengarenk  kelebekleri kovaladık ve tabi ki  güneşlendik tekrar çıktık yola. 

Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik ve karşımıza ne mi çıktı...


İşte bu harika deniz.
Sakin ve sessiz bir plaj ,kızgın ve hırçın Karadeniz...


Ormandan sonra denize koşan bir çocuk...

Galiba günün en güzel süprizi evden ormana gidiyoruz diye çıkmak ve denize ulaşmaktı.İlk defa deniz görmüş kadar sevindim.Hele o plajın sessizliği huzuru var ya herşeye bedeldi.Tek ses denizin dalgası ve kuzumun kahkahasıydı.

Hep kahkaha atmadık canım .Karizma diye birşey var değil mi...


Herkes  bu güzelliğin keyfini gönlünce yaşadı.

Zaten her şey bu mutluluğu görmek için değil mi.

Hazır böyle bir dekor varken etrafta hemen değerlendirdik.

Kuzuyu bu harika ortamdan koparmak zor olsa da tekrar yola çıkma vakti gelmişti.Hem mevsim sonbahar hem de Karadeniz kıyısındayız güneşli olsa da farketmeden çarpar adamı.
(Kuzuyu mutlu edelim derken hasta etmeyelim yani.)

Uzun ve yine bol ağaçlı yollardan merkeze vardık.Son olarak Sarıyer'de  bir parkta durduk.Hep bizimle olacak değil ya biraz da yaşıtlarıyla kudursun diye saldık parka.Hemen bir arkadaş buldu koşturdu durdu parkın her yerini.


Bu kadar maceradan sonra dönüş yolunda sızdı kaldı haliyle.Akşam ki kutlamalar için biraz dinlenmesi gerekiyordu zaten.Akşam iki ayrı kutlama onu bekliyordu çünkü.Dedesi hasta olduğu ve gelemeyeceği için biz ona gitmiştik .İlk pastayı orada kestik ve 93 yaşındaki dedesi son torununun yeni yaşını gördüğü için çok mutlu oldu.İkinci kutlamayı ise evimizde yaptık.
Gündüzü ayrı akşamı ayrı güzel bir doğum günüydü.
Doğum günü çocuğu da annesi ve babası da çok eğlendi.

Cumartesi günü de sirke götürdük  Utku Ege'yi.İlk defa sirk görmenin  heyecanı ve anlatacağı hikayeleri olması ( bu Utku Ege'nin yorumu ) O'nu çok mutlu etti.
İki güzel ve yoğun günden sonra o gece uyumadan önce çok mutluyum anne bu doğum günümü hiç unutmayacağım diyordu...
Allah daha güzel yaşlarını daha güzel anılarla geride bırakmayı nasip etsin inşallah.

Bizden bu kadar sevgiyle ve daima mutlu kalın...

2 yorum: