15 Mart 2013 Cuma

Zeytindağı-FALİH RIFKI ATAY

O kadar çok şey var ki bu kitap hakkında yazılacak  ama ben ne yazacağımı nasıl anlatacağımı bilemiyorum.Hızlı okudum bir solukta bitirdim diyemiyeceğim çünkü nefesimin kesildiği ,durup sindirmeye çalıştığım tekrar tekrar okuduğum çok bölüm oldu.

Ben tarihi tarih kitaplarından okuyayı sevmem.Şu savaş 4 yıl sürdü,şu cephelerde şavaştık bunda yenildik, burda yendik benim için havada kalan cümlelerdir.Belki  okul yıllarında tarih kitaplarındaki o duyarsız cümleler tarih merakımı geliştirdi.O savaşlar olurken halk ne haldeydi,cephedekiler nasıldı,onca yıl cephelerde  geçen hayatlar ,erkeksiz evler,babasız çocuklar hatta çocuk yaşta savaşla tanışanlar,evlatsız analar ve daha niceleri ne haldelerdi.Ne yer ne içerlerdi.Birgün değil hergün cepheden gelecek kara haberi beklemek nasıl bir duygudur veremez bana tarih kitapları.Onlar ancak kronolojik sıraya koyar,savaşa girme sebebimizi yazar,kazandık ya da kaybettik der.O nedenle böyle güzel kaynaklar elime geçince içinde kayboluyorum.Çünkü birebir günlüklerden,o zorlukları yaşayanların notlarından öğreniyorum gerçeği ve savaşın acı yüzünü iliklerime kadar hissediyorum ve kesinlikle herkesin okuması gerek diyorum.

arka kapaktan alıntı:
Zeytındağı, İnsanın kanını donduran tarihi bir süreci, "bir imparatorluğun çöküşünü" o zamana göre en duru Türkçeyle karşımıza getiriyor. Kitapta Mehmetçiğin Yemen'de, Aden'de, Kanal'da, Gazze'de, Arap Çölleri'nde nasıl kırıldığını, yenilgiden sonra bir vagon dolusu "mecidiye altınını" bile nasıl bıraktığımızı hayretler İçerisinde okuyacaksınız.

kitaptan  birkaç bölüm:
...bütün askeri bir tuhaf ganimet merakı sardı,hepsi siperlere gitmek ,etten ve sebzeden başka bir şeyler bulup yemek ,sonra sımsıkı giyinmek istiyorlar.Geçen gün bir kumandan hücuma kalkan askerlerinden birisinin hikayesini anlatıyordu:
-Uzaktan bizim taarruz kuvvetlerine bakıyordum.Bir nefer cesetlerin üstünden geçerken birşey nazarı dikkatini celbetti.Dönüp ateş altında itidal ile ölünün kunduralarını çıkardı ve kendi ayağına giydi.Bundan başka ne esvabına ,ne ceplerine,ne çantalarına dokundu,sonra sağlam ayakkabısıyla hücuma devam etti.
***
...Bir alay komutanı daha garip bir hadiseye daha tesadüf etmişti.Bir akşam kıtalarını ingiliz siperlerine taarruza gönderdi,sabahleyin kıtayı tanımak mümkün değildi.Çünkü hepsi siperdeki askerleri soyup esvaplarını giyinmişlerdi.İngiliz biçimi ceketler,sıcak iklimler için yapılmış kısa pantolon,anadolu askerlerinin üstünde o kadar tuhaf duruyordu ki kendileri bile gülüyorlar.Fakat çokları kısa pantolanları sevmediler,kimi don yerine ,kimi paçavra yerine kullandı.
***
Cemal Paşa artık ordu komutanı değildir.Mütareke yakındır.Artık harbe niçin girdiğimiz tartışılabilir,büyük adamların küçük adamları adam yerine saymak ve onlarla görüşmek sırası gelmiştir.Arkadaşım Y.K . bahriye çatanası içinde Büyükada'ya giderken sordu:
-Paşam söyler misiniz ,bu harbe niçin girdik.
Ve üç dört yıl içinde bunalttığı bir nefesi boşalmış gibi oflayarak bekledi.İşte cevap.
-Aylık vermek için!
Ve ilave etti:
-Hazine tamtakırdı.Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli,ya öbür tarafla birleşmeli idik.
Kırtasiye ve maaş imparatorluğunun tarihi işte  böyle biter.
***
Mustafa Kemal Büyük Harbe girmek aleyhinde idi.
Kafa ve sanat adamı olduğu için!

Mustafa Kemal Kurtuluş Harbini bırakmak fikrinde asla bulunmadı.
Vatan adamı olduğu için!

 İşte size kitabın özü:İlim ve vatan adamı olunuz.

keyifli okumalar.
sevgiyle ve mutlu kalın.
 

2 yorum:

  1. Güzel anlatmışsın elimdeki kitaplardan sonra ilk işim bu olacak.Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. merhaba günlük sahibi.kitap güzel olunca bana düşen sadece yazmak oldu.umarım siz de beğenirsiniz.sevgiyle kalın

    YanıtlaSil