Nasıl özeniyorum sürekli gezen insanlara.İki araya bir dereye sıkıştırıp kaçıyorlar deşarj olup geliyorlar ve ben de imrenerek okuyorum o yazıları.Çünkü ben de çok severim gezmeyi tozmayı yeni yerler keşfetmeyi hatta bazen aynı yere uzun bir aradan sonra tekrar gitmeyi.Öğrenciliğim de gezdim bol bol.Gittiğim tüm okulların ilkokul da dahil olmak üzere yıl sonu gezilerine katılmışımdır.İlkokul ve ortaokulda daha çok yaşadığımız çevreye yakın yerlere gitsek de arkadaşlarla gezmek,kendi başına geziye katılmak ,hele o otobüs yolculuklarındaki vur patlasın çal oynasın haller nasıl güzeldi.Abant'a ,Yedi Göller'e ,Dipsiz Göl'e hep lise yıllarında gitmiştik.Şimdi yazınca farkettim de bizi neden hep göle götürmüşler acaba.
Ankara'ya da ilk lise birinci sınıftaki gezide gitmiştim. Nerden bileyim dört senemi geçireceğimi.Nasıl bir alıcı gözle baktıysam iki sene sonra kendimi orda yaşarken buldum.Hala çok severim ben Ankara'yı yeri ayrı bende.Neyse konuya döneyim üniversitede de durum pek farklı olmadı.Hele bir de halkoyunlarına katılınca derse girmedik oynadık gezdik desem yeri.
Yarışma var hop Edirneye git,sonra İzmir'e Antalya'ya git , Malatya'ya olmadı Urfa'ya.Uzak şehirler olduğu için de geziler üç günden kısa olmazdı genelde.Tabi amaç yarışma ama program çok güzel olurdu.Hele Urfa'daki sıra gecesi, kale turu,balıklı göl gezisi ( bakınız yine göl ) yemekler harikaydı.Yalnız ilk sene alışma evresinde daha gözüm açılmamışken ve halkoyunlarına gitmezken grubun katıldığı bir Kıbrıs yarışması vardı üstünden onca zaman geçti benim içimde açtığı yara hala geçmedi.Nasıl kaçırdım ben onu ya.
Tabi hakoyunları nedeniyle fakültenin çok gezisini kaçırmadım değil.Kapadokya'ya gitmeyi çok istedim mesala.Ne zaman Kapadokya gezisi olsa ya haftasonu yoğun provalar oldu ya da bir yarışma için başka şehirde olduk.Ama olsun Bolu gezisine gitmiştim dur adı neydi Mengen Gölü .Valla yine göl çıktı arkadaş nasıl bir sevda bu ördek gibi göl nerde ben orda.
Eee bu kadar eğlencenin de bir sonu vardı ve geldi başa.Okul bitti iş başladı .Resmen bunalıma girdim,daraldım anam ne sıkıcıymış akşama kadar dört duvar arasında çalışmak.Ben nasıl mutluymuşum her günüm nasıl dolu doluymuş dedim durdum.İlk bunalımdan İstanbul'u arşınlayarak çıktım.
Kızlarla tarihi turistik geziler yaptık haftasonları.Adalar modalar gezdik ama hep üniversitedeki gibi olmuyor dedim.Nasıl olacaktı sanki ekmek elden su gölden ( göl aşkım sadece beleşçiliktenmiş anlaşılan )ağustos böceği gibi çal oyna geçiyordu günler.İş hayatı öylemi ama , karınca gibi çalışmak lazım.
Sonra evlendik eşim ile gezdik tozduk.Ağva'ya gittik bir kış.Belki yaz dönemi daha güzel daha canlı olur ama biz sakinliği de sevdik.Şömine keyfi de yapmış olduk.Gece şöminede odunlar çıtırdarken mumlar eşliğinde canlı müzik dinlemek çok hoştu.Anadolu kavağına gittik,Fethiye'ye kaçtık ,Bodrum'u fethettik.Bir ara yine Antalya'ya gittik.Gerçi halkoyunları sayesinde ezber ettim Antalya'yı ama olsun bu defa yanımda eşim ve oğluşum vardı.
Ama yetmiyor arkadaş.Mesala ben yaz gelmeden baharda bir yere gitmek istiyorum.İşti güçtü çocuktu derken yıllık izinler ve yaz tatili dışında bir yere gitmemişiz çoktandır.Onlarda da vakit az olunca eğlence mi dinlence mi gezmece mi belli olmuyor.Haftasonu izni desen sadece pazar hepi topu bu.Onu da yavru kuşa mı ayırcan yoksa bencillik yapıp geziye mi kaçcan dersen tabi ki yavru kuşum diyorum.Sabit durmayı sevmediği için yolda çok sıkılıyor.Onunla yola çıkmak hem anaya hem oğula işkence olacağından yerimde sayıyorum.Şimdilik bu havadan eski gezmişliklerimi düşünerek çıkıyorum ama fena halde gezesim geldi.Bu ay olmaz artık ama nisan gibi bir kaçamak yapmak lazım.Uzak yakın farketmez.Aklıma yakın olduğu ve oğluşla gidebilmek için Sapanca geliyor ama bir müddet göl görmesem daha iyi olacak sanırım.Bakalım kısmet yol nereye götürürse...
Sevgiyle ve mutlu kalın.
Herkese bol gezmeli günler diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder