Geçen gün hürriyetteki bir köşe yazısında ( Bebeği sürekli ağlayan annelere mektup ) isimli yazıyı okuyunca her anne gibi ben de döndüm o günlere.Gerçi kuzusu henüz 3,5 yaşında olan bir anne için o günler çok geride sayılmaz ama olsun,şimdi halime şükredecek kıvamdayım.Gerçi hergün ona sahip olduğum için şükrediyorum allaha.iyiki varsın kuzucum,cancanım,küçük adamım.
Ben çoğu anne adıyına göre çoookk rahat bir hamilelik geçirdim.Ne midem bulandı,ne aş ermeyi bildim,ne ağrım oldu,ne nazlandım,ne zorlandım.Beklememize rağmen periyodum beni yanılttığı için 8 haftalıkken öğrendim hamile olduğumu zaten.(biraz daha zorlasam gidince cinsiyete de öğrenecekmişim )Bebeğimle doğunca daha fazla vakit geçirmek için çalışabildiğim kadar çalıştım.Doğuma 20 gün kala izne ayrıldım.Hamilelik sürecinde bebekle ilgili kitap,dergi ne buldumsa okudum,belgeseller izledim,oğluşumla konuştum,ona müzikler dinlettim.Herşeye tepki veren bir bıdık vardı içimde.Ha dedim iletişim iyi anlaşırız biz bununla.(bilmediğim bir konuda nasılda kesin konuşmuşum)Az zaman kalmıştı, her yönden hazırlıklar tamamdı,ben de hazırdım ya da ben öyle sanıyordum.Doğum anına kadar herşey normaldi,ne sancı,ne ağrı. günüm gelmesine rağmen hiç belirti yoktu.Hazırlandık gittik hastaneye doktora '' geldim ama bir gelişme yok ''dedim.Doktor anlarız şimdi deyip ultrasonda bakınca '' ooo misafir yola çıkmış bile ''dedi. Muayene sonrası bana herkesin çok korktuğu kısmı geçtiğimi söylediler.Doktorum ve ebe hanım dayanıklılığım için beni tebrik etti,herkes bu hale gelinceye kadar kaç şişe serum yiyor diye cesaret verdi.Ne dayanıklılığı ,ne sabretmesi bende hiçbirşey yoktu ki.Ablam ''demek ki biraz daha gelmesek evde doğuracakmışsın ''dedi güldük.Yatış işlemleri,serum,beklenilen sancı,doğumhaneye geçmesi,doğurması derken toplam 2,5 saati geçmedi.Saat üçte yattığım hastanede saat beş otuzbeşte doğum yaptım.3-4 saatlik dinlenme sonrası eve çıktım.Ailemin ,arkadaşlarımın yiğit anadolu kadınısın valla ,doğurup tarlaya da gidersin sen şimdi esprileriyle gururlandım.İşin bu kadarına kadar yiğittim de macera daha yeni başlıyorduİlkini yaşadığım bu olayda kitaplar kadar tecrübelere de ihtiyacım vardı.Ama tüm tecrübelerin aniden işi çıkmıştı ve biz ikimiz başbaşa kalmıştık.En güvendiğim,en yakınımda oturan ablamın kayınvalidesi ertesi gün çok ağır bir ameliyet geçirdi.Birkaç gün sonra beni doğumumda yalnız bırakmayan annem hastaneye yattı,diğer ablam karnı burnunda geziyordu.Memleketten gelen bir diğer abla grubu sırayla gece anneme refakat ediyordu ve daha niceleri.Yani hergün olmasa da tektim çoğu zaman.Planlar altüst olmuştu,bu kadar terslik için değil b planı c veya d planı bile olsa yetersiz kalırdı.Üstelik bir güzellik yapmış ve benim anlayışlı bıdık tam bir canavar çıkmıştı.Susmuyor,uyumuyor,durmuyor ne kadar olumsuzluk içeren cümle varsa öznesi olmaya gayret ediyordu.Ben bir yandan annemin hastalığı,bir yandan bebiş iki arada bir derede kalmıştım.Perişan.uykusuz,yorgun ve çaresizdim.Kucağımda çocukla uyuyakalsam beşiğinde göremeyince panikliyor,beşiğe koysam uyanıp kucağında olmayınca korkuyordum.Demekki çocuğu beşiğe koysam bile uzanmak aklıma gelmiyordu.Psikopata bağlamış bir haldeyim.Güçlü görünmeye çalışmaktan,kusmuklu kıyafet değiştirmekten,olan bitenleri izlemekten kendini unutmuştum.İşte tam bu sıralarda sırtımda bir ağrı hissetmeye başladım.Önce oralı olmadım.üşüttüm dedim.Kolay değildi ayakta uyumak.Geçmedi emzirirken acemilikten kambur durdum sırtım tutuldu sandım.Yok o da değil.Yorgunluktan diyorum biraz dinleneyim .( ha bu arada annem nihayet evde.ablam gelmeye başladı,rutine dönüyor gibiyiz.)Ev kalabalıklaşınca arada bir kestireyim diyorum ama ne mümkün.Bizim azman rahat dururmu.Mecburen ayaktasın.Yine oğluşu uyuttuğum bir sıra yattım annemin önüne sırtıma masaj yaptırmak için.O da bir anne ya hissettimi ne aç bakayım bir sırtını dedi.Açmamla bu ne demesi bir oldu.Sırtımda el kadar bir yara.O kadar kaptırmışım kendimi ne banyoda, ne de üst baş değiştirirken bile göz ucuyla bakmamışım aynaya.Ne haldeyim anlayın.Hemen gittik doktora.Baktı ,inceledi ve ''sen neye bu kadar sıktın kendini'' dedi.Efendim dedim bir an psikologa geldiğimi sanarak.Zona olmuşsun evladım sen dedi,neyi taktın bu kadar kafana.Bu stresten,sıkıntıdan olur dedi.Yeni doğum yaptım,çok ağlıyor,uyumuyor,annem hasta,yalnızım,acemiyim vs.vs. Biri bana sorsun diye bekliyormuş gibi anlatım da anlattım.Doktor sorduğuna pişman olmuştur eminim.Konuşmanın verdiği rahatlık ve ilaçlarla eve döndüm.Sırtımdaki ağrı geçeceğine artı ,ama ne ağrı kurşun yedim sanırsın.Bebek emdikçe sanki sırtımı çekiyorlar gibi daha çok ağrıyordu.Her emmeden sonra sallana sallana ağlıyorumdum.Ne kadar sık emdiği malum.Bebek ağlasa ki sürekli ağlıyordu ve biri bana emzir acıkmıştır dese üzerine atlayasım geliyordu.Emzirirken kesinlikle konuşmamı istemiyordu,yanlışlıkla bir sorulana cevap verdin mi çatlayana kadar ağlasa hırsı geçmiyordu sıpanın.Çok az uyuyor ,uyanık kaldığı zamanlar hep ağlıyordu.Okuduklarımda böyle şeyler yazmıyordu.Neden böyle olmuştu,kitaplar dergiler yalan mı söylüyordu ya da ben sadece güzel taraflarını seçmiştim okumak için.Kısacası hiç de toz pembe değildi yaşadıklarım.İlk üç ay çok zordu.o ağladı,ben ağladım.Göğsüm,sırtım derken dişim tüm vucüt s.o.s verdi.Silkelenip kendime gelmem lazımdı.Sonra sağlığım düzeldi,bebişe alıştım,o bana daha az eziyet etti.Uyanık ama ağlamadan kalmayı öğrendi.Altı aydan sonra uykular düzene girmeye başladı.O karanlık günlerden sonra ışığı gördüm sandım.İlk tecrübem herkes kadar bende de derin izler ve anılar bırakarak geride kaldı.Kolay hamilelik,kolay doğumdan sonra işin bu kısmında yerle bir olmuştum sanki. Yiğit anadolu kadının pelti çıkmıştı.Bu konu ayrıca sinirimi bozuyor kendimdeki yetersizliğe kızıyordum.Ama o yazıdan sonra tek olmadığıma sevindim.Herkes kendi dünyasında zorluklar yaşayarak,ağlayarak öğrenmişti anne olmayı.Galiba anne olmak için ağlamak da gerekiyordu ve annelerin kıymeti işte o an anlaşılıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder